İmam Ali (a.s) ve Beytü'l-mal
İmam Ali (a.s) ve Beytü'l-mal
İmam Ali, beytülmalden para isteyen kardeşi Akil’e şöyle sordu: “Müslümanların hepsine topyekûn hıyanet eden birisi hakkında ne dersin?” Akil de, “Ne kötü bir insandır böyle birisi” cevabını verince, “Sen bana diyorsun ki onlara hıyanet edip sana vereyim”
Muhammed b. Müslim İmam Ca’fer es-Sâdık’tan (a.s.) şöyle rivâyet etmiştir:
“Hz. Ali (a.s.) hilâfete geçtiğinde minbere çıktı. Allah’a hamd u senâdan sonra şöyle buyurdu: ‘Allah’a and olsun ki ben Medine’de bir hurma dalına sahip olduğum müddetçe sizin ganimetlerinizden bir şey eksiltmeyeceğim (kullanmayacağım). Kendinizi buna inandırın, zannediyorsunuz ki ben kendimi mahrum bırakıp size mi vereceğim?’
O sırada Hz. Ali’nin (a.s.) kardeşi Akîl ayağa kalkarak İmam’a (a.s.) hitaben şöyle dedi: ‘Seni Allah’a yemin veriyorum, beni Medine’deki şu siyahla aynı mı tutacaksın?’
İmâm (a.s.) ‘Otur, burada senden başka konuşacak birisi yok muydu? Sen o siyaha ancak iyi bir geçmiş takvayla üstün olabilirisin’ buyurdu.” (El-Kâfî, c.8, s.129).
Amr b. Alâ şöyle söylemiştir:
“Akil beytülmalde olan hissesini isteyince, Emirü’l-Müminin Ali (a.s.), ‘Cuma gününe kadar sabret’ buyurdu. O da bekledi. Cuma günü olduğunda Emirü’l-Müminin (a.s.) Cuma namazını bitirdiğinde Akil’e hitaben şöyle buyurdu: ‘Şunların (Müslümanların) hepsine topyekun hıyanet eden birisi hakkında ne dersin?’ Akil de, ‘Ne kötü bir insandır böyle birisi’ cevabını verince, ‘Sen bana diyorsun ki onlara hıyanet edip sana vereyim!’ buyurdu.” (Bihârü’l-Envâr, c.41, s.114; El-Ğârât, c.1, s.150).
Rivâyet edildiğine göre Emirü’l-Müminin (a.s.) bir gün kerbasçılar (Kerbas bir türlü pamuklu bezin ismidir) pazarına geldi. Yakışıklı bir adamla karşılaştı ve, ‘Beş dirheme satacak iki elbisen var mı?’ diye adama sordu. Adam yerinden sıçrayarak, ‘Evet ey Emire’l-Müminin, istediğin bende vardır’ dedi. İmam (a.s.) adamın kendisini tanıdığını anlayınca (almadan) yanından ayrıldı. Sonra bir gencin yanında durdu ve, ‘Ey genç, beş dirheme satacak iki elbisen var mı?’ diye ona da sordu. O da ‘Evet’ dedi. Emirü’l-Müminin (a.s.) birisini üç, birisini de iki dirhem olmak üzere iki elbise aldı. Yanında bulunan hizmetçisi Kanber’e, ‘Ey Kanber, üç dirhemliği sen al’ buyurdu. Kanber, ‘Siz minbere çıkıyor, insanlara hutbe okuyorsunuz; siz onu giymeye benden daha evlasınız’ deyince İmam (a.s.) şöyle buyurdu: ‘Sen daha gençsin ve gençlik arzuları taşıyorsun. Ben kendimi sana tercih etmeye Allah’tan utanırım. Ben Resûlullah’tan (s.a.a.) duydum ki: şöyle buyuruyordu: Hizmetçilerinize kendi giydiklerinizden giydirin ve kendi yediklerinizden yedirin.’” (Ravzatü’l-Vâizîn, c.1, s.107).
abna.ir
Yeni yorum ekle