ABD’nin önceliği Suriye değil İsrail’in güvenliği

 

Ehlibeyt Haber Ajansı ABNA- Ali Topuz’la Dünya Hali, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Türkiye ziyaretini ve bu ziyaret kapsamında Türkiye-İsrail ilişkilerini ele aldı. Programın konuğu ise Işık Üniversitesi öğretim üyelerinden Sinan Birdal’dı.

Sinan Birdal, “ABD’nin şu anda önceliği, Suriye değil, İsrail ve Türkiye’nin arasını bulmak ve İsrail’i daha güvenli bir hale getirmek” dedi. Birdal, İsrail ile ilişkiler nedeniyle Başbakan Erdoğan’ın Başkan Obama ile randevu talebine Beyaz Saray’ın yanıt vermediğini söyledi. Birdal, İsrail’in, Türkiye’ye yönelik özür dilemeyi ve tazminat vermeyi kabul etmesi karşılığında, ABD’nin Türkiye’den, İsrail’le olan ilişkilerinde yeni bir yakınlaşma siyaseti izlemesini istediğini de kaydetti.

Sinan Birdal: Amerika Birleşik Devletleri’nin önceliği şu anda görüldüğü kadarıyla, Suriye değil, İsrail ve Türkiye’nin arasını bulmak ve İsrail’i daha güvenli bir hale getirmek. Bu noktada da birkaç önemli dönüm noktası vardı. Bir tanesi İsrail’de gerçekleşen son seçimler, Amerika’da gerçekleşecek olan seçimler. Bundan sonra da Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’in Orta Doğu’daki son dönemlerde çok da örtüşmeyen taktiklerini tekrar paralelleştirme, bunları uyumlaştırma girişimleri var. Bir süreden beri Başbakan Erdoğan’ın talebine rağmen Beyaz Saray, Başkan’la bir randevu vermeyi reddediyordu.

Şimdi anlaşılıyor ki bu noktada en önemli engellerden bir tanesi İsrail’le ilişkiler. Bu da nereden anlaşılıyor? Yürütülen diplomasi sonucunda İsrailliler, Türkiye’ye yönelik bir özür ve bir tazminat vermeyi kabul ettiler. Bunun karşılığında da Türkiye’den İsrail’le olan ilişkilerinde yeni bir yakınlaşma siyaseti izlemesini söylüyorlar. Bununla beraber Mayıs ayında muhtemelen Başkan Obama’nın Erdoğan’ı Beyaz Saray’da kabul edeceği söyleniyor. Bu ne demektir? Demek ki bir süreden beri Türk – Amerikan ilişkilerinde önemli bir engel haline gelen, önemli bir sorun haline gelen Türk – İsrail ilişkilerinin önümüzdeki dönemde Amerika’nın zorlamasıyla aslında Amerika’nın devreye girmesiyle iyileşeceğini, sıcaklaşacağını tahmin ediyoruz.

Peki bütün bunun anlamı ne? Niye bu konuda Amerikalılar bu kadar çaba sarf ediyorlar? “Aslında bütün mesele bu yeni ortaya çıkan Arap devrimleriyle beraber Amerika’nın kendi stratejik hedefleri ve öncelikleri doğrultusunda yeniden bölge siyasetine şekil vermesi” diye yorumluyorum. Bu noktada da bir takım eski pozisyona rağmen artık tutulamayabilir. Önemli olan hedeflerdir, pozisyonlar değişebilir. Bu noktada önemli olan Müslüman Kardeşler’e Camp David anlaşmalarının geçerliliğini kabul ettirmek. Erdoğan’a, AKP hükümetine İsrail’le iyi ilişkiler kurmasını sağlamak, önünü açmak. Bunlar önemli. Bu noktada aslında bir nevi İran’ın bir “korkuluk” olarak kullanılıp, diğer ülkelerin, gerek Arap ülkelerinin, gerek İsrail’in, gerek Türkiye’nin bir anti- İran cephesinde hizaya getirildiğini görüyoruz son iki seneden beri.

Sinan Birdal: Amerikan yönetimleri, Bush’tan bu yana kendi anayasalarında tanımlanmış olan hakları kısıtlayarak, bu haklarda bir takım istisnalar yaratarak karşıladılar ve bu tip önlemler geliştirmeye çalıştılar. Bu aslında hem Amerikan solu, hem bir kısım Amerikan liberali tarafından da eleştirildi. O zaman, Obama’nın da dahil olduğu bir grup siyasetçi tarafından da eleştirildi. Özellikle Amerika’daki sivil medeni haklar konusu, siyahların 1960’lardan bu yana önemli ölçüde katkıda bulunduğu bir alan. Bush’un çıkarmış olduğu Patriot Act gibi yasalar var. Bu yasalar örneğin Amerika’daki kütüphanelerde kişilerin aldığı kitap listelerinin merkezi istihbarat teşkilatlarına gönderilmesini içeriyordu. Bu, yurttaşların düşünce hürriyeti alanına müthiş bir müdahale.

Bunun yanında Guantanamo gibi hiçbir hukuki rejim içine sokulamayan bir takım hukuki kara delikler diyebileceğimiz yerler yaratıldı. Onun dışında biliyorsunuz CIA tarafından uygulanan işkence metotları, bunlara “veli hüsnü” tabirler getirildi. İşkence denmedi de “Water boarding” denildi. Mesela üstüne su atma, insanların yüzlerinin üstüne kumaş kaplayıp üzerlerine su boca etme vasıtasıyla boğulma hissi yaratıp onları bu şekilde sorgulama teknikleri. Bu tekniklerin aslında işe yaramadığı daha sonra dile getirildi.

Bir terörist saldırıyı engellemek için suçlanan bir şüphelinin, gözaltına alınıp, hiçbir hukuki prosedürden, cezai prosedürden geçirilmeden, hiçbir dava sürecine dahil olmadan işkenceye tabi tutulabilecekleri gibi bir uygulama geliştirildi.

Yeni yorum ekle