İmam Muhammed Bakır (a.s), hicretin 57. yılında Medine’de dünyaya geldi. Babası İmam Zeynelabidin (a.s)’in vefatından sonra hicretin 94. yılında otuz dokuz yaşındaydı. Adı, Muhammed, künyesi ise Ebu Cafer’dir. Bakır ve bakır’ul ilm İmamın lakaplarıdır. İmam’ın annesi Ümmü Abdullah İmam Hasan (a.s)’ın kızıydı. Bundan dolayı İmam Bakır (a.s) anne ve baba tarafından Fatımi ve Alevi olan ilk kişidir. İmam Bakır (a.s), hicretin 114. yılında Medine’de hayata gözlerini yumdu. Baki’ kabristanında babası ve ceddinin yanında defnedildi. Hazretin imamet devresi 18 yıldır.
İmam Muhammed Bakır (a.s)’a Muasır Halifeler
Beşinci imam zamanında hükmeden halefe ve yöneticiler: Velid bin Abdulmelik, Süleyman bin Abdulmelik, Ömer bin Abdulaziz, Yezid bin Abdulmelik ve Haşim bin Abdulmelik Ömer bin Addulaziz’in dışındaki diğer halifeler zorba ve zulüm ehliydiler. Ömer bin Abdulaziz nispeten adil olup Resulullah’ın (s.a.a) ailesine özel ilgisi vardı. Diğerleri ise zulümde atalarından eksik kalmıyor, özellikle İmam Muhammed Bakır (a.s)’a yoğun bir şekilde baskı yapıyorlardı.
İmam (a.s) Ümette ilmi bir hareketlilik başlattı
İmam (a.s) karşılaştığı zor şartlara rağmen imamlığı zamanında ilahi ilmi ve hakikatleri neşretmeye ve yaymaya başladı. İlmi problemleri çözüp köklü bir ilmi hareketlilik oluşturdu. Onun faaliyetleri büyük bir İslami üniversitenin mukaddimesini oluşturuyordu. İmam Muhammed Bakır (a.s)’dan sonra oğlu İmam Sadık (a.s) bu işi devam ettirecek ilmi faaliyetleri en tepe noktasına ulaşacaktı. Beşinci İmam, ilim, zühd, azimet ve fazilette Beni Haşim’in büyüklerinin önündeydi. Onun ilmi ve ahlaki makamımın büyüklüğü dost düşman herkes tarafından kabul edilir. İmam Bakır (a.s)’dan kalan, rivayetler, hadisler, İslami mesele ve hükümler, tefsir, İslam tarihi ve değişik ilimler o kadar fazlaydı ki o güne kadar İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin (a.s)’in çocuklarından hiç kimse bu miktarda ilmi bir miras bırakmamıştı. O günün büyük şahsiyetleri, henüz hayatta olan Resulullah (a.s) bazı ashabı, imam Muhammed Bakır (a.s)’ın ilminden istifade ediyorlardı. Cabir bin Yezid Ca’fi, Tabiinden Kisan Secistani, fakihlerden İbn Mübarek, Zühri, Evzai, Ebu Hanife, Malik, Şafii ve Ziyad bin Münzernehri imamın ilmi eserlerinden faydalanıp, bunlardan bazıları İmam’ın sözlerini vasıtasız, bazıları da birkaç vasıtadan naklediyorlardı. Taberi, Belazuri, Selami, Hatip Bağdadi, Ebu Naim İsfahani gibi ehli sünnet âlimlerinin kitapları, Malik’in Muvattası, Süneni Ebi Davud, Müsned-i Ebi Henife, Müsned-i Merzevi, Nakkaş Tefsiri, Zemahşehi Tefsiri ve onlarca benzer ehli sünnet kaynağı, İmam Muhammed Bakır (a.s)’ın ilmi içerikli sözleriyle doludur. Bunların pek çok yerinde “Kale Muhammed bin Ali veya Kale Muhammed bin Bakır” ibaresi göze çarpar. Aynı şekilde Şia kaynakları İmam Muhammed Bakır (a.s)’ın sözleri ve hadisleriyle doludur. Bu kaynaklarla küçük bir tanışmışlığı olan herkes bunu tastik edecektir.
Alimlerin Değerlendirmesinde İmam Muhammed Bakır (a.s)
İmam Bakır (a.s)’ın ilmi ve bilgisinin şöhreti İslam âleminin her tarafına yayılmıştı. Bunun üzerine İmam (a.s)’a Bakır’ıl Ulum (İlmin kapılarını açan, ilmi problemleri çözen) lakabı verilmişti. İbn-i Hacer Heysemi bu konuda şunları kaleme almıştır: Muhammed Bakır (a.s) gizli hazineler miktarınca ilmi ve bilimi açığa çıkarmıştır. Ahkâmın hakikatini, hikmetleri ve ilmin latifelerinin ortaya çıkışı onun eseridir. Basiretsiz unsurların dışında herkes onu, ilim hazinesini açan ve bilimin bayrağını dalgalandıran kişi olarak tanırdı. İmam’ın yaşadığı asrın büyük âlimlerinden ve seçkin şahsiyetlerinden Abdullah bin Ata şunları dile getirmektedir: İslam âlimlerini, hiçbir yerde Muhammed bin Ali (a.s)’nin huzurundaki kadar küçük ve hakir düşmüş görmedim. İlimde ve fıkıhta zirvede olan Hâkim bin Atibe, Muhammed Bakır (a.s)’ın yanında yüksek makam sahibi üstadın dizi dibine çöken çocuk gibiydi. Edep dizlerini yere çökmüş, O’nun sözleri ve şahsiyetinin karşısında cezbolmuştu. Sözlerinin çoğunu Kuran’ı Kerim’e dayandıran İmam Muhammed Bakır (a.s) Allah’ın kelamından delil getirip şöyle buyururdu: Söylediğim her konuyu bana sorunuz ki Kuran’ı neresinde olduğunu ve o konuyla ilgili ayeti size bildireyim.
İmam Bakır (a.s)’ın Okulunun Talebeleri
İmam Bakır (a.s) fıkıh, hadis, tefsir ve diğer İslami ilimler sahasında seçkin ve büyük ilmi seviyeye ulaşan talebeler yetiştirmiştir. Muhammed bin Müslüm, Zürare bin E’in, Ebu Basir, Berid bin Muaviye Ce’li, Cabir bin Yezid, Hemran bin E’in ve Haşim bin Salim İmam’ın yetiştirdiği âlimlerden bazılarıdır. Altıncı İmam (a.s) şöyle buyurmaktadır: Bizim okulumuzu ve babamın hadislerini dört kişi canlandırdı. Onlar: Zürare, Ebu Basir, Muhammed bin Müslüm ve Berid bin Muaviye Ce’li’dir. Bunlar olmasaydı kimse peygamberin okulundan ve ilminden faydalanmayacaktı. Bunlar dinin muhafızlarıydı. Bunlar, Şiilerimizin arasında bizim okulumuzla tanışan ilk kişilerdi. Kıyamet gününde herkesten önce bize kavuşacaklar. İmam Bakır (a.s)’ın okulunun talebeleri zamanın en büyük muhaddisi ve fakihleriydi. İlmi rekabette Şii olmayan âlim ve fakihlerden daha ileri durumdaydılar.
İlmin Küpünü Yarıp Bilimin Kapılarına Açtı
Beşinci imamın parlak ilmi eserlerini ve onun büyük okulunun İslam toplumuna aktaran seçin öğrencileri, Allah Resulü (s.a.a)’nün öngörüsünün gerçekleşmesini sağladılar. Bu öngörüyü rivayet eden Resulullah’ın ashabından Cabir bin Abdullah Ensariydi. Resulullah (s.a.a)’ın yakın ashabından olan Cabir, Ehlibeyte oldukça fazla muhabbet besliyordu. Cabir Resulullah (s.a.a)’tan şöyle buyurmaktadır: İslam Peygamberinin yanında bulunduğum bir sırada şöyle buyurdular: Benden sonra ailemden birini göreceksin ki ismi benim ismim, çehresi de benim çehrem gibidir. O, ilmin kapısını insanların yüzüne açacak.” Resulullah’ın sözünün üzerinden yıllar geçmişti. Dördüncü imamın zamanıydı. Bir gün Medine sokaklarında yürüyen Cabir İmam Bakır (a.s)’la karşılaştı. Dikkatlice bakınca Resulullah (a.s)’ın söylediği özelliklerin aynısını taşıdığını fark etti. “Adın nedir?” diye sordu. İmam Bakır “Adım Muhammed bin Ali bin Hüseyin’dir” dedi. Cabir onun alnını öpüp: “Ceddin peygamber benim vasıtamla sana selam gönderdi” dedi. Bu tarihten sonra Cabir, Hz Peygamber (s.a.a)’in ve İmam Bakır (a.s)’ın taşıdığı büyüklüğün hürmetine her gün iki kez hazreti ziyarete giderdi. Ayrıca, peygamber mescidinde büyük kalabalığın içerisinde oturur, İslam Peygamberinin hadislerini naklederdi. Doktor Şerafeddin Danayi
Yeni yorum ekle