İSLÂMÎ İRFANIN ASALETİ
Kur’ân-ı Kerim’i, Resul-i Ekrem’in (s.a.a) ve pak Ehl-i Beyti’nin (a.s) değerli sözlerini dikkatle mütalaa eden bir kimse nazarî irfan ve aynı şekilde irfanî seyr u sulûk hakkında oldukça derin ve değerli bilgiler elde edebilir. Bu konuda zâtî, sıfatî ve efalî tevhidle ilgili olan Tevhid suresi, Hadid suresinin ilk âyetleri, Haşr suresinin son âyetleri, aynı şekilde bütün varlık âleminin Hak Teâlâ’nın huzurunda oluşu, Hakk’ın bütün varlıklara ihâtası, bütün yaratıkların Allah-u Teâlâ’ya tekvnî tesbih ve secde edişleri hakkındaki ayetleri örnek olarak gösterebiliriz.1 Yine İslâmî seyr u sulûk âdâbı diyebileceğimiz birtakım âdâp ve sünnetleri içeren âyetleri de örnek verebiliriz.
Tefekkür, tedebbür, daimî mürâkabe, teheccüt ve gece ibadeti, oruç, geceleri uzun secde ve tesbihler, huzû’ ve huşû’, Allah korkusu, ağlamak, Kur’ân okuyup veya dinlerken secdeye kapanmak, ibadette ihlas, iyi işleri, Hakk’ın aşk ve sevgisiyle ve O’na yakınlaşmak ve O’nun rızasını kazanmak için yapmak, Hakk’a tevekkül edip, rıza ve teslimiyet gösterme konusundaki âyetlerin hepsini örnek olarak zikredebiliriz. 2 |
Yeni yorum ekle