'İyi Kaide', 'kötü Kaide' ve hepten kaidesizler
'İyi Kaide', 'kötü Kaide' ve hepten kaidesizler
Peşinen söyleyeyim; Suriye’de sayıları 1000’i aşan silahlı grupların izini sürenler günün sonunda kendilerini Mazhar Osman’ın makamında bulabilir:) Esad’akarşı yeni bir grup, yeni bir bölünme, yeni bir ittifakın doğmadığı gün yok. İki örgüt bir yerde ittifak halindeyken başka bir yerde birbirini boğazlıyor.
Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Fehmetmek için çok kombinezonlu bir çetele şart. ABD, Kaide’nin Suriye şubesi Nusra Cephesi’ni terör örgütü listesine aldığında ‘Hepimiz Nusra’yız’ haftası ilan edenler şimdi Kaide’nin diğer kolu Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) ile savaşa tutuştu. Meşrepleri ve taktikleri aynı olmasına rağmen umutsuzlar cephesi ‘iyi Kaide’ ve ‘kötü Kaide’ ayrımıyla kendini avutuyor. Aynı örgütler marifet saydıkları şiddet, infaz, kelle kesme ve işkence görüntülerini yarıştırırken bir tek IŞİD kendi türdeşlerince şeytanileştiriliyor. Meseleyi azcık anlaşılır kılmak için makarayı biraz başa saralım:
İki başlı Kaide
Irak İslam Devleti (IİD) saflarında savaşmış Suriyeliler, isyanın başında Nusra ile cihat ilan etti. IŞİD lideri Ebubekir Bağdadi, örgütün adını IŞİD diye değiştirip Nusra’yı feshettiğini duyurdu. Nusra lideri Muhammed Colani ise Bağdadi’nin tasarrufunu reddedip doğrudan Kaide lideri Eyman el Zevahiri’ye biat etti.
Devreye giren Zevahiri, Nusra’nın Suriye’de, IİD’ın Irak’ta operasyona devam etmesini emretti. Bağdadi ise Zevahiri’yi dinlemeyip Suriye’de varlığını genişletti.
Colani, eski patronu Bağdadi’nin Irak ve Bilad-ı Şam’da şeriat ilan etmesini zamansız buluyor ve hedefini Suriye ile sınırlandırıyor. Her iki örgüt de Körfez’den gelen bağışlar ve içerde kurdukları kaçakçılık ağıyla çarkı döndürüyor. Kendinden olmayanları kâfir sayan İŞİD, daha çok Suriyelilerden oluşan Nusra’dan daha sert. IŞİD ilk darbeyi Nusra’ya yaptı ve bu örgütün mevzilerini ele geçirdi.
Önce Deyr el Zor ve Rakka’da diğer selefi grupları bastırıp kendi emirliğini kuran IŞİD geçen yaz hakimiyet alanını İdlib, Halep ve Lazkiye’ye doğru genişletirken Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) da darbeler indirdi. Yer yer karşılıklı infazlar oldu.
Selefilerin uyanışı: Sehva
Kaide’nin inisiyatifi alması Esad yönetiminin uluslararası pozisyonunu güçlendirince IŞİD’a karşı Irak’taki gibi ‘Sehva (Uyanış) Konseyleri’ kurma fikri gelişti.
IŞİD’ın Eylül 2013’te Azez, Kasım 2013’te Atme’yi zaptedip lojistik desteğin geldiği Türkiye sınırlarına yönelince alarm zilleri çaldı. Şam kırsalında etkili olan Suudi istihbaratının güdümündeki İslam Ordusu, ana finansörü Kuveyt olan Ahrar-u Şam ile Türkiye-Katar destekli Tevhid Tugayı ve Şukur-uş Şam gibi gruplar 22 Kasım 2013’te İslami Cephe’yi kurdu. Önde gelen bu dört örgütün ideolojik çizgilerini koyu selefi, selefi, ılımlı selefi ve ılımlı İslamcı diye tonlayabiliriz.
İslami Cephe’nin bazı bileşenleri geçmişte ÖSO şemsiyesindeydi. Savaşçı sayısı 50 bini aşan yeni koalisyonla birlikte birçok grubun tabela olarak kullandığı ÖSO’nun ruhuna fatiha okunmuş oldu. İslami Cephe de ilk darbesini yakın işbirliği içinde olduğu ÖSO’ya indirdi: Cilvegözü’nün karşısındaki Bab el Heva yakınlarındaki ÖSO cephaneliğini ve karargahını ele geçirdi. Gerekçe ÖSO’yu Azez’den kovan IŞİD’in her an Bab-el Heva’yı da ele geçireceği ve ÖSO’nun buna direnemeyeceği korkusuydu. IŞİD’a göre İslami Cephe kendilerine karşı Batı’nın bir komplosu.
Diğerleri ise IŞİD yüzünden uluslararası desteğin gelmediğini düşünüyor. Adam kaçırma, işkence ve infazlar süreci hızlandırdı ve IŞİD’a savaş açıldı. Bu savaşta İslami Cephe kendine yeni bir müttefik de buldu. Halep civarındaki Nureddin Zengi Tugayları, İslami Nur Hareketi, Ensar Tugayı gibi İslamcı gruplar IŞİD’a karşı savaş için 2 Ocak’ta Mücahitler Ordusu’nu kurdu.
ABD’ye yeni ortak
3 Ocak’ta saldırılara başlayan İslami Cephe, Türkiye sınırına yakın belli bölgelerden IŞİD’ı çıkarttı. IŞİD intikamını bomba yüklü araçlar ve rehinelerin infazıyla aldı. İslami Cephe’nin ilan edilmemiş müttefiki Nusra ise Rakka hariç çatışmada tarafsız kalmaya çalıştığı izlenimi veriyor. Burada keyfi yerinde olan taraf Esad.
Halbuki IŞİD, Ahrar-u Şam ve ÖSO bayraklarının birlikte dalgalandığı zamanlar çok olmuştu. İslami Cephe de IŞİD gibi ‘demokratik laik’ sisteme karşı çıkıp şeriat devleti kurmayı hedefliyor.
ABD, belki Washington’ın terör listesinde olduğu için Nusra’yı içine almayan ama birlikte hareket eden İslami Cephe’ye potansiyel ortak gözüyle bakıyor.
İşbirliğine açık olduğu sürece bu grubun Cenevre-2 Konferansı’na katılmasına itiraz yok. Batı destekli Selim İdris’in ÖSO’su dağılınca ABD, Cenevre’de Esad yönetiminin karşısına oturtacak sahadan bir muhatap bulmak zorunda. Ama işi çok zor çünkü İslami Cephe’nin arkasında duran diğer müttefikler de Cenevre’yi direniyor. ‘Batı destekli sivil cephede durum nedir’ diye sormayın, orada işler hepten karıştı.
abna.ir
Yeni yorum ekle