Şia Müçtehitlerinin Sünniler ve Diğer Mezhepler Hakkındaki Görüşleri (2)

Şialar Sünnileri kardeşleri bilir
Şia Müçtehitlerinin Sünniler ve Diğer Mezhepler Hakkındaki Görüşleri (2)

 

Ayetullah Uzma Lütfullah Safi Gulpayaganî: Allah Teâla’nın vahdaniyetine ve Hatemu’l-Enbiya Hz. Muhammed b. Abdullah’ın (s.a.a) nübüvvetine şehadet eden herkes Müslüman’dır. Canı, malı ve ırzı saygıdeğerdir. Hiç kimsenin dini kutsallara hakaret etme hakkı yoktur. İntihar saldırıları ve Müslümanların kanlarını dökmek büyük günahlardandır.
Müslümanların görevi, rahmet, muhabbet ve şefkat dini olan İslam’ın hakiki çehresini dünyaya tanıtmaktır. Herkes bir safta aziz İslam’ın ilerlemesi ve insanların hidayeti için dünyanın her yerinde aktif bir şekilde, Kur’an düşmanlarının haince oyunlarını birlik ve beraberlik için ortadan kaldırmalı ve İslami görevlerini yerine getirmelidirler. 

 

 



Şia Müçtehitlerinin Sünniler ve Diğer Mezhepler Hakkındaki Görüşleri (2)

 إِنْ تَنْصُرُوا اللَّهَ يَنْصُرْكُمْ وَ يُثَبِّتْ أَقْدامَكُمْ

“Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a (Allah'ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz.” (Muhammed, 7)

Vesselamu aleykum ve rahmetullah

***

Ayetullah Uzma Seyit Muhammed Ali Alevi Gürganî

Allah Teâla şöyle buyurmuştur:

﴿يا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا ادْخُلُوا فِي السِّلْمِ كَافَّةً وَ لا تَتَّبِعُوا خُطُواتِ الشَّيْطانِ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينٌ﴾

“Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (İslâm’a) girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.” (Bakara, 208)

   İslam’ın tüm zamanlardaki mesajı mantık, söyleşi ve her türlü cesaret, iftira ve töhmetten sakınma üzerine bina edilmiştir. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur: “Kötülüğü en güzel bir şekilde sav”. (Fussilet, 34) ve başka bir yerde şöyle buyurmuştur: “Allah'tan başka yalvarıp yakardıklarına (taptıklarına) sövmeyin; sonra onlar da haddi aşarak bilmeksizin Allah'a söverler. (En’âm, 108).

   Günümüzde İslam’ın asıl düşmanları; (Allah) kelimesinin, tüm semavi nidalarının yok olmasına ve şeytanın dünyada hâkimiyetinin sağlanmasına yönelik planlar yapmışlardır. İhtilafları körüklememek ve düşmanlık ortamlarının icat edilmesine yönelik çizgide hareket etmemek gerekir. Bu sadece dünya istikbarı ve uluslararası Siyonizm’e hizmettir. Ayrıca şimdiye kadar İslam’ın çeşitli fırkaları kendilerine has düşünceler barındırmasına rağmen bir arada saygı ve barış içinde yaşamaktaydılar. Söyleşi ve sohbet toplantılarında sadece mantıklı münazaralar yaparlardı. Müslümanlar bugün de barış ve huzur içinde hep birlikte olmalı ve tek düşman karşısında müttehit bir kitle halinde hareket etmelidirler. Tekfirci gruplara gelince onlar çeşitli bahanelerle başta Şialar olmak üzere diğer fırkalara karşı düşmanlık gütmekte ve Pakistan, Afganistan, Irak, Suriye, Endonezya ve dünyanın başka yerlerinde Müslümanları katletmekte ve terör saldırıları düzenlemektedirler. Onların bu amelleri kınanmıştır. Onlar bu eylemleri ile yalnızca dünya istikbarının sevinmesine neden olmakta ve onların oyunlarına göre hareket etmektedirler. Kur’an’ın: “Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin…” (Nisa, 144) açık ayetinin aksine hareket ederek Siyonizm’i kendilerine dost edinmişlerdir. Onlarla uyum sağlamak adına Şialara karşı mücadele etmekteler. Allah’ın, Müslüman toplumunu düşmanların tefrikasından korumasını ümit ediyoruz.

***

Ayetullah Âsif Muhsinî

Yüce Allah’ın adıyla, hamd daima ona mahsustur

İlk olarak: Kim Allah’ın vahdaniyetine, Hz. Muhammed Mustafa’nın nübüvvetine ve onun son peygamber olduğuna iman ederse Müslümandır.

İkinci olarak: Müslümanların can, mal ve namusuna yönelik saldırı şiddetle haramdır.

Üçüncü olarak: Müslümanlar birbirlerinin kardeşidirler. İslam’ın ilerlemesi için kardeşliklerini koruyarak işbirliği yapmalı ve birbirlerinin ihtilaflı meselelerini mazur görmelidirler.

Dördüncü olarak: İslam mezhepleri arasında ihtilaf çıkarmak İslam dinine ihanettir.

***

Ayetullah Uzma Seyit Yusuf Medenî Tebrizî (Allah rahmet etsin)

   İslam, hiçbir dini inanca ve özellikle İslam mezheplerine hakaret etmeyi caiz bilmemektedir. İslam ümmeti arasında ihtilafa ve Müslümanlara yönelik hasar, can ve mala zarar gelmesine neden olacak her hareket haram ve şeriata aykırıdır.

   Çeşitli ülkelerde Müslümanlara yönelik düzenlenen intihar saldırıları ve onların katledilmesi, şeriat sahibi ve özgür insanların kalbini sızlatmaktadır. Bunun şefkat ve merhamet dini olan İslam’la hiçbir uyumluluğu ve alakası yoktur ve İslam’ın çehresini dünyada karalamaktadır. 

Allah, Müslümanları zalim ve bozguncuların şerrinden korusun.

***

Ayetullah Uzma Hüseyin Mezâhirî

   Söyledikleriniz çok acı bir gerçektir. Başta İslam mezhepleri âlimleri, İslam ülkeleri liderleri olmak üzere tüm dünya Müslümanları, bu konuya dikkat etmeli ve bunun çözümü için çare düşünmelidir. Günümüzde İslam düşmanları ve dünya istikbarı, Müslüman safları arasında özellikle mezhebi ve inançsal ihtilaflar yaratarak, hâkimiyetini gün geçtikçe arttırmakta ve sağlamlaştırmaktadır. Kur’an-ı Kerim, bu ihtilafları İslam toplumunu kuşatan ateş ve azaba benzetmiştir: “De ki: “O, size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe, ya da sizi grup grup birbirinize düşürmeğe ve kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya gücü yetendir. (En’âm, 65). Kur’an-ı Kerim’in açıkça buyurduğu gibi; eğer insanlık ve maneviyat düşmanları ve istikbar, insanlara musallat olmayı başarmışlarsa, bunun sebebi ve kaynağı ihtilaflardır. “Gerçek şu ki, Firavun yeryüzünde (Mısır'da) büyüklenmiş ve oranın halkını birtakım fırkalara ayırıp bölmüştü” (Kasas, 4).  Bu büyük derdin çaresi ve belanın bertaraf edilmesinin yolu, ancak Kur’an’ın emrine amel etmekle olur: “Bizimle sizin aranızda müşterek (olan) bir kelimeye (tevhide) gelin.” (Âl-i İmrân, 64)

   Dolayısıyla, defalarca söylendiği gibi, hangi şahıs ve grup tarafından olursa olsun ihtilafları körüklemek, mezhepsel duyguları tahrik etmek özellikle Müslümanların inanç ve mukaddesâtına saygısızlık ve Yüce Peygamber’in (s.a.a) takipçileri arasında tefrika yaratmak aklen ve şer’i olarak caiz değildir. Tekfirci ve taşlaşmış eski kafalı grupların günahsız Müslümanların katledilmesine yol açan tahrip ve intihar saldırıları, insanlık dışı ve utanç vericidir. Her özgür insanın kalbini derinden yaralamakta ve bu eylemler, kesinlikle İslam ve Müslümanların düşmanları için matlup ve sevindiricidir.      

   Dünya İstikbarı, bu tür ihtilaflar ve tefrika girişimleri yoluyla Müslümanların pratik olarak onlarla işbirliği yapmasını istemektedir. Açıktır ki düşmanlara ve dünya istikbarına tabi olmak büyük bir günahtır. Allah, tüm Müslümanları ihtilaf ve tefrikaların şerrinden korusun ve Müslümanlar arasında ittihadın sağlamlaşması için çaba sarf eden sizin gibi insanlara inayet ve başarılar ihsan etsin.

Vesselamu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu  

*** 

Ayetullah Uzma Nasır Mekârim Şirâzî

   Defalarca arz ettik ki Müslümanların vahdeti ve İslam mezheplerinin yakınlaşması her zaman ve özellikle şu günlerde en önemli girişimlerdendir. Dolayısıyla başkalarının mukaddesâtına her türlü hakaret şer’i olarak caiz değildir. Şia ve Sünni Müslümanların, düşmanların tuzaklarına düşmemeleri için dikkatli olmaları gerekmekte ve mezhepsel fitne çıkarmamaları icap etmektedir. İntihar saldırıları ve günahsız insanların kanlarının akıtılması en büyük günahlardan, yeryüzünde bozgunculuk mısdakı ve yapanların ebedi olarak cehennem azabında kalmalarına neden olur. Bu saldırılar, rahmet ve merhamet dini olan İslam’ın çehresini haşin (kaba) ve kabul edilemeyecek bir çehreye dönüştürmektedir. Allah tüm yanlışa düşenleri ve sapkınları hidayet etsin.

Vesselamu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu

***

Ayetullahu Uzma Seyyid Abdü’l-Kerim Musevî Erdebilî

﴿إِنَّ هذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً واحِدَةً وَ أَنَا رَبُّكُمْ فَاعْبُدُونِ﴾

“Gerçekten, sizin bu (İslam) ümmetiniz tek bir ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim, öyleyse bana ibadet ediniz.” (Enbiyâ, 92)

   Vahdet ve kardeşlik, ilahi nimetlerden en kıymetli olanıdır. Allah-u Kerim, bu nimeti şöyle hatırlatmaktadır:

﴿وَ اذْكُرُوا نِعْمَتَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنْتُمْ أَعْداءً فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهِ إِخْواناً﴾

“Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz.” (Âl-i İmrân, 103)

   İnsanın, rahmet peygamberinin (s.a.a) takipçisi olarak kendisine değerli Müslümanlık adını koyduğu halde başkalarının can, mal ve namusunu değerli saymaması nasıl düşünülebilinir ki?! Kan dökerek, şiddet kullanarak İslam’ı savunduklarını sananlar, kandırılmış ve İslam ümmetinin açgözlü düşmanlarının oyuncağıdırlar. Günümüz dünyasında Müslümanlar arasında tefrika çıkarmak, Müslümanların azamet, huzur ve ihtişamını yok edeceği gibi İslam’ın dünya kamuoyunda da kötü tanınmasına neden olacaktır. Ehlibeyt mezhebi takipçilerinin herkesten daha çok bu önemli konuya dikkat etmeleri gerekir.    

   Bizler, İmam Ali b. Ebu Talib’in (a.s) takipçisi olduğumuz için gurur duyuyoruz. Şia’nın hakikati, iman ehli önderinin (İmam Ali) kat ettiği yolda adım atmaktır. O imam, kötü söz söylemeyi ve başkalarına hakaret etmeyi caiz bilmiyordu. Kötü söz söylemeyi yasaklamıştı. O yiğit mert, İslam ve Müslümanların maslahatı, Müslümanların ıslah olması, çatışmaların bertaraf edilmesi ve vahdet ve kardeşliğe davet konusunda adımlar atmış ve arabuluculuklar yaparak sitem ve kınamalara göğüs germiştir.

   Tüm Müslümanların ve özellikle Ehlibeyt mektebi takipçilerinin bu çok çalkantılı günlerde İslam ümmetinin maslahatını, fırkasal çatışmalara tercih edeceklerini, ilahi öğretileri ve Allah Resulünün irşatlarını amellerinin baş tacı yapacaklarını umuyorum. 

Allah, İslam düşmanlarının hile ve desiselerini onların kendisine döndürsün.

***

Ayetullah Muhammed Haşim Salihî

Yüce Allah’ın adıyla

   İslam, Müslümanların vahdeti konusunda o kadar çok tekitte bulunmuştur ki belki de Allah’a şirk koşmanın yasaklanmasından sonra en önemli konu budur. Nitekim şöyle söylenmiştir:

بني الاسلام على دعامتين کلمة التوحيد و وحدت الکلمه.

  “İslam iki esas üzerine bina edilmiştir: Kelime-i tevhit ve Vahdet-i kelime.”

   Dolayısıyla Müslümanların can, mal ve namusuna saldırı, İslam dininde en büyük günahlardan ve haramlardandır. İslam ayrıca hiçbir din ve farklı İslam mezheplerinin inançlarına hakareti caiz bilmemektedir.

   Öte yandan çeşitli ülkelerde Müslümanlara karşı düzenlenen intihar saldırıları ve onların katledilmesi ilahi haramlardan, yeryüzünde bozgunculuk yapmanın mısdakı, bağışlanmayan günahlardandır ve cehennem ateşinde ebedi kalmaya sebep olur. İster Şia olsun isterse Sünni Müslümanlar, İslam düşmanlarının, tekfiri akımların ve tefrikacıların komplolarına karşı uyanık olmalıdırlar.

   Tüm Müslümanların görevi, rahmet, muhabbet ve şefkat dini olan İslam’ın hakiki çehresi “onlarla en güzel şekilde mücadele et!”[1]Öğretisini dünyaya göstermektir. Müslümanların, kardeşliklerini koruyarak İslam’ın yayılması için işbirliği yapmaları gerekmektedir.  

Öteki Şia Taklit Mercilerinin görüşleri yakında sitemiz tarafından yayınlanacaktır.

ABNA.İR

İLGİLİ HABERLER

Yeni yorum ekle