İmam Seccad (a.s) ve İbadetin Önemi

Hz. Ali (a.s)’ın kızı Fatıma, bir gün İmam Zeyn’ul- Abidin (a.s)’ın, çok ibadet etmesinden dolayı güçsüz ve zayıf bir duruma düşmüş mübarek bedenini görünce, hemen Cabir’in yanına gelerek şöyle dedi:
“Ey Cabir! Ey Resulullah’ın sahabesi! Bizim sizin üzerinizde bir takım haklarımız vardır; onlardan biri şudur ki; eğer bizlerden birisinin çok ibadet etmekle kendisini tehlikeye düşürdüğünü gördüğünüzde canını koruması için onu uyarmanızdır. Şimdi kardeşimin yadigarı olan Ali bin Hüseyin (a.s), çok ibadet etmekle kendisini zayıf bir duruma düşürmüş, onun alın ve dizleri nasır bağlamıştır.”
Cabir bu söz üzerine, dördüncü İmam (a.s)’ın evine doğru hareket etti. Kapının önünde, Beni Haşim’den olan diğer çocuklarla oynayan bir çocuk gördü. Cabir bu çocuğun yürümesine dikkatlice baktı, kendine; “Bu yürüyüş Hz. Peygamber’in yürüyüşünün aynısıdır” dedi. Daha sonra çocuğa; “Evladım ismin nedir?” diye sordu.
O çocuk: “Ben Ali bin Hüseyin’in oğlu Muhammed’im” dedi.

Cabir bu sözü ondan duyunca şiddetle ağlayarak şöyle dedi: “Babam sana feda olsun! Yakına gel.”
İmam Muhammed Bakır (a.s), Cabir’in yanına geldi: Cabir İmam Muhammed Bakır (a.s)’ın gömleğinin düğmelerini açarak elini Hazretin göğsüne bıraktı ve öperek şöyle dedi:
“Ben Hz. Peygamber (s.a.a)’in selamını sana iletiyorum, Resulullah bana seni görünce böyle davranmamı emretmişti.”
Daha sonra; “Değerli babandan, benim için izin al” dedi.
İmam Bakır (a.s) da, babasının yanına giderek yaşlı adamın hareketleriyle söylediği sözünü babasına nakletti:

İmam Zeyn’ul- Abidin (a.s) şöyle buyurdular:

“Oğlum! O Cabir’dir; söyle içeri gelsin.”
Cabir içeri girdiğinde İmam (a.s)’ı mihrapta, çok ibadet etmesi neticesinde bedeninin ezik ve güçsüz bir duruma düştüğünü gördü. İmam (a.s) Cabir’e saygı için ayağa kalktı, onun hal ve hatırını sorarak kendi yanına oturttu.
Cabir şöyle arz etti: “Ey Peygamber’in oğlu! Allah Teala cenneti siz ve dostlarınız, cehennemi ise düşmanlarınız için yaratmış olduğunu bildiğiniz halde, ibadet etmede bunca çaba ve zahmetin sebebi nedir?

İmam (a.s) şöyle buyurdular:

“Allah Teala Kur’ân’da Hz. Peygamber’e hitaben, “Senin günahlarının hepsini affetmişiz” buyurmasına rağmen yine de ceddim Resulullah’ın -anam babam ona feda olsun- ayakları şişecek bir şekilde ibadet ettiğini görmedin mi? Hz. Peygamber’e; “Siz bu makama sahip olmanıza rağmen yine böylesine ibadet mi ediyorsunuz? dediklerinde Hazret şöyle buyurdular: “Allah’a şükreden bir kul olmayayım mı?”
Cabir, sözlerinin İmam (a.s)’a tesir etmeyeceğini ve O Hazreti bu meşakkatli tavırdan alı koymayacağını anlayınca şöyle arz etti:
“Ey peygamber’in oğlu! O halde en azından canını koru. Çünkü siz öyle bir ailedensiniz ki, bela ve sıkıntılar o aile vasıtasıyla def olur, rahmet yağmuru onların vücudu bereketiyle nazil olur.”
İmam (a.s) Cabir’in sözlerini dinledikten sonra şöyle buyurdular:
“Ey Cabir! Ben babalarıma kavuşana dek, onların tuttukları yol ve amellerden vazgeçmeyeceğim.”

Cabir, İmam (a.s)’ın bu sözünü duyunca şöyle dedi:

“Allah’a and olsun ki, Hz. Peygamber’in evlatları arasında, Yusuf peygamberden başka Ali bin Hüseyin gibi bir kimseyi göremiyorum. Allah’a and olsun ki, yüce şahsiyetin evlatları, Hz. Yusuf’un evlatlarından daha iyiler, bunun evlatları arasında, yeryüzünün zulümle dolduğu bir sırada adaletle dolduracak olan bir kimse (Hz. Mehdi) vardır.”
(Bihar, c. 46, s. 60)

 

Yeni yorum ekle