AŞURA1
Kerbela hadisesi beşeriyyet tarihinde benzerine az rastlanılan bir hadisedir. Müminlerin, belki de vicdan sahibi her insanın duyduğunda ve okuduğunda kapleri elem ile dolar.
Unutulması imkansızdır. Asla unutulmaz. Hür yaşamayı dileyen, insanın şerefine layık değerleri kendisinde taşımak isteyen için sönmeyen bir meşaledir. Kerbela olayında, dinine tamamen teslim, ilahi rızayeti gözeten, en değerli varlıklarını feda eden ve yüce İslam dininin bekası için beşerin takatını aşan zorluklara tahammül eden, Allah'ın sevgili bir kulu ve onun sadık dostlarını görmekteyiz. Bir mümin için emsali az olan bir örnek ve yaşam tablosudur. Müslümanlar İslam'ın son din olduğunu ve kıyamete kadar baki kalacağını Kur'an ve sünnetten kesin olarak bilmektedirler. Lakin bunuda bilelim ki, bu dinin baki kalması da bazı sebeplere dayalıdır. Kainatın varlığı sebep ve müsebbeb ilişkisine dayalı olarak ceryan etmektedir. Bu beyanla diye biliriz ki, İslam dininin baki kalmasının sebeplerinden birisi de Hz. Hüseyn'in şehadeti ve kıyamıdır. Bir hadisi şerifte "Hüseyin benim gözümün nurudur. Hüseyin benden ve ben ondanım." beyanı vardır. Hadis şu manaya işaret etmektedir; Hz. Peygamber dini, çektiği zahmetler ile beyan etti. Kendisinden sonra özellikle dört halifeden sonra gelen saltanat emirleri tarafından dinde yerleştirilmiş, İslamın kabul etmediği bidatlar yayılınca, dinin ihyası için Hz. Hüseyin kıyam ederek dini tekrar ihya etti. Dilimiz bu kıyamın felsefesini ve değerini beyan etmekte kasırdır. Dolayısyla kıyamı imam Hüseyin'in kendi hutbeleri ve sözleriyle tanımak evladır. Bu hadiseyi kısa ve öz olarak aktarmaya çalışacağız. 1-Hicri 60. sene ve Receb ayında Maviye ölünce Yezit b. Maviye onun tahtına oturdu. Bütün valilere mektup göndererek hilafetini ilan etti. Özellikle Medine valisi Velit b. Utbe'ye iki mektup gönderdi. Birisinde üç şahıstan kendisi için biat almasını emretti. Eğer kabul etmezlerse kendilerini öldürmelerini istedi. Bu üç şahıs Hz. Hüseyin, Abdullah b. Zübeyr ve Abdullah b. Ömer idiler. Mektubu alan vali derhal Medine'nin eski valisi Mervan b. Hakem'i çağırttı ve onunla beraber bu şahıslarla konuşmayı istedi. Daha önceden haberdar olan Abdullah b. Zübeyr Mekke'ye gitti. İmam Hüsyin ile akşam görüştüler kendisinden Yezit'te biat etmelerini istediler. İmam ise kendilerine " Böyle önemli bir meselenin yalnız değilde toplumda millet önünde olması gerektiğini" söyledi ve imam evden çıktı. Bu esnada Mervan Velit'e " Hüseyin'den şimdi biat almazsan ondan sonra asla almazsın. Onun için O'nu geri getir ve ondan biat al . Etmez ise Yezid'in emrine uy ve O'nu öldür" dedi. Hz. Hüseyin bu konuşmayı duyunca geri geldi ve Mervan'a dedi "Ey Zerka'nın oğlu sen mi beni öldüreceksin yoksa Velit" daha sonra Velit'e hitap ederek "Ey emir; nübüvvetin hanedanı biziz. Risaletin madeni biziz. Bizim evimiz rahmetin nazıl olduğu yerdir. Allah İslam'ı bizim hanedan dan başlattı ve sonuna kadar da bizimle olacak. Senin benden kendisi için biat almak istediğin Yezit, içkicinin birisi, eli masumların kanına bulanmış, ilahi desturları kıran ve alanen insanların gözleri önünde fısk ve fucura mürtekip olan birisidir. Söyle o mu hilafete layıktır yoksa biz"(1) İmamın bu sözlerinde imamın makam ve menziletinin büyüklüğü belli olmaktadır. Yezit ile kıyas etmek abestir. Ayrıca imamın ciddiyeti ve kelamında O'nun Yezite asla biat etmiyeceği aşikardır. Bu olay Kufe halkının imama biat mektupları göndermeden önce vuku etmiş olması, imamın yüce bir hedef peşinde olduğunu gösterir. 2-Aynı gece Hz. Hüseyin Mervan'ı dışarda görür ve Mervan İmama, "Ya Eba Abdullah ben senin hayrını istemekteyim sana bir teklifim var eğer kabul edersen senin din ve ahiretine yararı vardır. İmam nedir? Dedi. O da siz Yezit'e biat edin bu sizin için hayırlıdır" dedi. Bunun üzerine Hz. Hüseyin buyurdular, "Müslümanlar Yezit gibi bir lidere hasip olacakları zaman İslamın fatihasını okusunlar. Ben ceddim Resulüllah'tan duydum ki buyurdular "Hilafet ebu Süfyan'ın ailesi için haramdır. Eğer bir gün Maviye'yi benim mimberimde otururken görseniz öldürün" dedi. Lakin Medine ahalisi onu mimberde oturuken gördüler ses çıkarmadılar ve bugün Yezit'e mübtela oldular."(2) 3-İmam Hüseyin bu olaylardan sonra hac ibadeti için ehli beytiyle beraber Mekke'ye gitmeye karar verdi. Gitmeden önce peygamberin kabrini sıksık ziyeret etti. Hz. Peygamber ehli beytini müslümanlar için bir yadigar olarak bırakmıştı. Ehli beyt ilmin kaynağı, Kur'an'ın müfessirleri ve dinin rehberleriydiler. Müslümanların onları koruması gerekirken onlara sırt çevirdiler. İmam, revza-ı şerifi ziyaretleri esnasında ceddine şöyle hitap eder. "Selamun aleyke Ya Resulüllah, Ben Hüseyin senin, Zehra'nın evladı. Ben sana layık bir torunum. Ümmetin hidayeti için beni yerine tayin etmiştin ama ümmet beni yalnız bıraktı ve benim manevi makamımı korumadılar. Sana şikayet ediyorum."(3) 4-Sahabeden bir çok kimse imamı bu mücadelesinden alı koymak için O'nunla konuştular. İbn. Abbas, imamın kardeşi Muhammd b. Hanife ve Peygamberin hanımı ümmü Seleme O'nu caydırmaya çalıştılar. Ama imam Hüseyin zillet altında yaşamayı kabullenemedi. Mekke'ye doğru yola koyuldu. Bir çok yerde kıyamının nedenlerini açıkladı ve müslümaları Yezit'e karşı kıyam etmeleri için davet etti. İmam Mekke'den ayrılmadan önce vasiyet namesini yazdı ve kardeşi Muhammed'e verdi. Bu vasiyetinde kıyamının asıl hedefini belirledi. Vasiyetinde Allah'ın varlığı ve birliğine, kıyamet gününe ve peygamberin risaletine şehadet ettikten sonra şöyle devam etmektedir. "Ben Medine'den güzel yaşamak, kendi menfaatlarımı düşündüğümden, toplumda fesad çıkarmak için çıkmıyorum. Hedefim, iyiliği emretmek ve kötülüktem sakındırmaktır. Ümmeti ıslah etmek ve peygamberin sünnetini ihya etmektir. Bunu benden kabul eden hakikatı kabul etmiştir. Kabul etmeselerde ben yoluma devam edeceğim ta ki Allah kendisi ben ve bunlar arasında hükümde bulunana dek. Kardeşim bu benim vasiyetimdir. Tevfik Allah'tandır ve ben O'na tevkkül ettim."(4) 5-Hz. Hüseyin Mekke'ye vardı. Hac mevsimi nedeniyle hacılar Mekke'ye geliyorlardı. İmam, İslami beldelerden gelen hacılarla konuştu ve onlara ceryan eden meseleler hakkında bilgi verdi. Bu esnada imam, Yezit'in, kendisini öldürmek için Amr b. Seed'ı görevlendirdiği haberini alır. Kabe'nin ihtiramını korumak için hac merasimini tamamlamadan sekiz zilhecce'de Mekke'den Iraka doğru yola koyulur. Çıkmadan önce de müslümanlara Yezit'in hilelerini, oyunlarını beyan eder. Kendisini bekleyen zor şartları, bir hutbe ile beyan eder. Kufe ahalisi imama 12 bine kadar mektup yollar ve imamdan Kufey'e gelmelerini isterler. İmam, meselenin sıhhat derecesini öğrenmek için önce Müslim b. Akil'i gönderir. Ozaman Kufe'nin valisi Ubeydullah b. Ziyat'tı tam bir cani ve facır. Kufeliler Müslüm'e biatlerini tazelerler. Lakin Ubeydullah'ın korkusundan onu yalnız bırakırlar. Mescitte arkasında binlerce kişi namaz kılarken, artık kimseler kalmamıştı. Müslüm'ü O zalimden yalnızca yaşlı bir kadın korumaya çalıştıysada nafile Müslüm yakalandı ve darul imareden boynu vurularak atıldı. İmam Hüseyin Müslüm'den haber alamaynca Kays b. Musehher'i elçi olarak gönderdi. Ne yazık ki O'da şehadete kavuştu. Bu iki şehadet kufelilerin ihanetlerinden kaynaklandı. Eğer İmam Hüseyin gelirse aynı akibete uğrayacağını gösteriyordu. İmam ise Kufey'e doğru yola koyulmuştu. 6-Ubeydullah, Ömer b. Sad'a Hüseyin'le savaşması için teklifte bulundu. Bunun karşılığında ise O'na Rey şehrinin valiliğini vaat etti. Ömer kendisine düşünme fırsatı vermesini istedi. Düşündü ve dünya sevgisi galebe etti. İmam Hüseyin'le savaşacak ordunun başına geçmeye karar verdi. Ömer b. Sad dinini dünyasına değişenler için bir örmektir. Nitekim İmam, Ömer'i O'nunla konuşmak istediğini bir sahabesiyle bilgilendirir. Yanında kardeşi ve kölesi olduğu halde İmamla konuşmaya gelir. İmam Ömer'e hitap eder "Ey Sad'ın oğlu benim kim ve kimin oğlu olduğumu bildiğin halde benimle savaşmak istersin. Her şeyin kendisine dönen Allah'tan korkmaz mısın? Benim yanımda olmak istemez misin bunu yaparsan Allah'ı hoşnut edersin. Ömer, İmama cevap olarak "bunu yaparsam Kufe'de ki evimin viran edilmesinden korkarım." dedi. İmam O'na " ben kendim sana yeni bir ev yaparım" dedi. Ömer "bağ ve hurmalıklarıma el konulmasından korkarın" dedi. Ömer " kadın ve çocuklarım Kufe'de dirler onların öldürülmesinden korkarım" dedi"(5) İmam onun bahanelerini görünce onun doğruyu kabul etmeyeceğine inandı. İmam yerinden kalkarken Ömer'e şöyle dedi "Neden bu kadar şeytana itaat etmekte ısrar ediyorsun. Allah en kısa zamanda yatağında canını alsın. Kıyamette senin günahını bağışlamasın. Ümit ederimki Allah sana Irak'ın buğdayını nasip etmesin(yani ömrün az olsun)" nitekim böylede oldu. İmamın şehadetinden sonra Mutar tarafından feci bir şekilde öldürüldü. İmamın bedduasına dünya ve ahirette nail oldu. 7-Ömer b. Sad, Hür b. Yezit'i bir grup askerle Kufe'ye girmelerini engellemek için göderdi. Sahrada bunlar İmamın kafilesiyle karşılaştılar. İmam emretti askerlere ve atlara su verildi. Daha sonra Hür kendilerinin Kufe'ye giremiyeceklerini söyledi. Etrafları kuşatıldı ve o sıcakta bekletildiler taki Ömer'den haber gelsin. İmam, bırakın başka tarafa gidelim desede bırakmadılar. İmam bundan rahatsız olunca Hürr'e "annen cenazene otursun ne yapıyorsun" dedi. O'da başını eğdi ve "senin annen Zehra olmasaydı sana aynısını derdim" dedi. Hür daha sonraları defalarca imamla konuştu. Bu konuşmaların eserinden olacak ki aşuraya kısa bir zaman kala O ve oğlu geldiler ve imamdan af dilediler duyduğu utançtan ötürü savaş meydanına ilk giden O oldu kıyasıya savaştıktan sonra şehit oldu. Hür özgürlerin ve özgür olabilmenin abidesi olarak tarihe ismini yazdırdı. 8-Hz. Hüseyin aşura gecesi bütün ailesi ve dostlarını topladı ve onlara, Allah'a hamd ve senadan sonra şöyle hitap etti. "Kendi ashabımdan güzel ve iyi ashap görmedim. Kendi ehli beytimden doğru ehlibeyt görmedim.Allah hepnize hayırlar versin... Ceddim Resulüllah(sa) buyurdu "Sen Kerbela yada Amura'ya giderek orda şehit olacaksın" dedi. Bu şehadetin vakti gelmiş bulunmaktadır. İnancıma göre bu savaş yarın başlayacaktır. Ben sizlerden biatımı kaldırıyorum. Hepinize, gecenin karanlığından yararkanarak gitme iznini veriyorum. Zira bunlar yalnızca beni öldürmek istiyorlar. Allah hepinize ecirlerin en güzelini versin."(6) Burası son duraktı. Artık bütün gidişat şehadeti müjdeliyordu. Kalanların hepsi şehit olacaklardı. Bu durumu imam onlara anlattı. Onlar ise imamlarını yalnız bırakmadılar. Bu ihlasın ve fadakarlığın son doruğudur. Hz. Hüseyin'inin kardeşi Abbas "Allah böyle bir günü getirmesin ki biz seni yalnız bırakıp evlerimize dönelim."Müslümb. Usce "biz nasıl olurda sana yardım etmeyiz. Yardım etmezsek Allah'a ne cevap vereceğiz?..." Sad b. Abdullah "Allah'a yemin olsun seni yalnız bırakmayacağız. Taki Allah nezdinde sabit kılalım ki peygamberin hakkına riayettik.Allah'a yemin olsun yetmiş defa öleceğimizi bilsekte yinede seni yalnız bırakmayacağız..." İmam onlar için duada bulundu. Allah, yüce olan makamlarını yüceltsin. Aşura gecesi dua namaz ve ibadetlerle geçti. Etraflarını saran ordu bunları görüyordu. Nitekim orduda imama mektup yazan kufeliler de vardı. Bu olaylar, daha sonra duydukları pişmanlıktan dolayı onların dilleriylede nakledilmiştir. 9-Aşura günü imam düşman ordusunun karşısında kendi eshabından bir saf dizdi ve savaştan önce düşman ordusuna nasihat etmek için hitap etti onlar her defasında yüksek davul sesleriyle imamım konuşmalarını kestiler. Bir kaç defadan sonra şu sözleri dile getirdi. "Ey insanlar bana kim olduğumu söyleyin.Kendinize gelin. Kendinizi kınayın.Acaba beni öldürmeniz ve yermeniz sizin için cayiz midir? Ben zehranın oğlu değilmiyim? Ben Ali'nin oğlu değilmiyim?... Acaba siz peygamberin benim hakkımdaki sözlerini "Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendileridirler" duymadınız mı? Eğer beni doğrularsanız bunlar hakikattır. Zira doğduğum günden beri tek bir yalan söylemedim . Eğer beni yalanlarsanız peygamberin sahabeleri olan Abdullah b.Cabir, Ebu sait el Hıdri, Sehl b. Sad, Zeyd bin Erğem , ve Enes b. Malik sağdırlar, onlardan sora bilirsiniz .Bu benim kanımı dökmemeniz için engel ola bilir." İmamın her konuşmasını yüksek davul sesleri ve çığlıklarda kestiler imamın konuşmalarını dinlemediler . Cehennem ateşini kendileri için hazırladılar. İmam bunların doğru yola gelmiyeceklerine kanaat ettikten sonra onlar hakkında şu bedduada bulundu. "Ey Allahım! Yağmurun damlarını onlardan esirge.Yusufun senelerine benzer yıllar onların üzerine gönder. Sakifeli genci(Muhtar)onlara musallat kıl. Taki zillet şarabıyla onları doyursun.Onların hiç birini cezasız bırakma. Ölüme mukabil olarak onları öldür. Darbe karşılık olarak onlara darbe indir. Benim ve ailemin intakamını onlardan al...Ey Allahım sana tevekkül ettik ve dönüş sanadır."(7) Savaş Ömer b. Sad'ın emiyle başladı imamın sadık yarenleri birer birer savaş meydanında şehit oldular. Bir tarafta bastıran susuzluk imam ve ehli beytini iyice rahatsız etmişti. Susuzluk ateşiyle pençeleşen küçük Ali Asgere bile rehmetmeyerek Hermele'nin yayından çıkan ok boğazını parçaladı ve küçük Ali şehadet şerbetiyle susuzluğunu giderdi. İmam kardeşi Abbas'tan çocuklara su getirmesini istedi. Abbas sol kolunun altına su tulumunu aldı Fırat'a doğru atını sürdü. Kendisini engelemek isteyen askerlerleri geçerek suya ulaştı. Attan indi ve su tulumunu doldurdu. Daha sonra kendisi de bir avuç su aldı içmek istedi ama çocukların susuzluktan ağlayışlarını hatırlayınca suyu attı. Ata bindi ve çadırlara doğru giderken arkadan tulumu saran kuluna darbe indirerek, kolunu kopardılar. O tulumu sağ eline aldı. Burdadır ki Abbas!ın meşhur sözü tarihe yazıldı. "Allah'a and olsun sağ kolumu da koparsanız ben dinimi ve imamımı koruyacağım" dedi. Düşmanın hamlaleri çoğalınca sağ koluda koptu. Ve kendisine isabet eden oklarla atından düştü. Bu sırada abisine seslendi yardım istedi. İmam bir kartal gibi orduyu yardı ve kardeşinin başında durdu. Başını dizine koydu yüzünü temizledi. "Abbas, imama ben can vermeden beni çadırlara taşıma çocuklardan utanırım" dedi. Ve şehit oldu. O'nun şehadetiyle imam, "şimdi belim kırıldı" dedi. İmam kendisi ise ailesiyle vedalaştıktan sonra, Hz. Zeyneb'e bazı nasihat ve yapması gerekenleri söyledikten sonra savaş meydanına indi. Ali'nin oğlu Bedir, Uhut, hayberi aratmayacak şekilde savaştı. Yüzüne karşı savaşma cesareti gösteremiyen korkaklar arkadan saldırarak imamı yaraladılar bedenine isabet eden onlarca ok, kendisini attan düşürdü. Hiç kimse cesaret edip O'na yaklaşamadı. Taş kalpli Şımr imamın başını kesmekten hiç üşenmedi. İmam şehit olduktan sonra askerler çadırları yağmaladılar. Zeynep etrafa dağılan çocukları tapladı. Hasta olam Ali b Hüseyin'i öldürmek istediler Zeynep engel oldu. Çünkü O savaşmamıştı hastaydı. Buda Allah'ın bir lütfüydü. Kadınlar, çocuklar esir edildi Kufe'ye doğru götürüldüler. Küfelilerin ihanetlerine ek olarak orda taşlandılar. Bütün bu azar ve işkencelerden sonra Şama getirildiler. OrdaYezit Zeyneb'e " gördünmü Allah sizlere ne yaptı" dedi. Zeynep "Ben güzellikten başka bir şey görmedim" dedi. Bu Zeyneb'in vakar ve rizayetinden kaynaklanan bir sözdür. Ehlibeyt bütün bu zulümlere islamın maslahatı ve bakası için tahammül etti. Bütün müslümanların ehlibeyte minnet borçları vardır. Onları unutmamalı ve onlarda dersler almalıyız. 10-Hz. Hüseyin bu hadisenin değişik yerlerinde "Bana yardım edecek kimse yok mu?" nidasında bulundu. Bu nida halen bakidir. Kıyamete dek baki kalcak. Bu dine sahip çıkmak, maslahatlarını kendi şahsi maslahatlarımızın üstünde tutmak, gerektiğinde her türlü fedakarlıkta bulunmak imamın nidasına lebbeyk demektir. Dip notlar
1-Taberi c.7 s.216-218/ İbn. Esir c.3 s.263-264/ El İrşad s.200 2-Luhuf s.20/ Mesir-ül Ehsan s.10 3-Mektel-i Harezmi c.1 s.186/ Mektel-ül Avalım s.54 4- Mektel-i Harezmi c.1 s.188/ Mektel-ül Avalım s.54 5- Mektel-i Harezmi c.1 s.245 6- Taberi c.7 s.321-322/ Kamıl ibn. Esir c.3 s.285/ El İrşad s.231 7-Tühef-ül Ukul s.171/ Mektel-i Harezmi c.2 s.7-8 |
Yeni yorum ekle