HZ.ALİ İÇİN NE DEDİLER?

“İnsanlar arasında Ali; mahsus (duyu organlarıyla hissedilir) gerçekler arasındaki makul (akılla derk edilen) gerçek gibidir.”

Ünlü İslam Filozof ve Tabibi İbn-i Sina

* * *

“Ali (a.s) herkesten bilgindi. Güçlü bir ön sezisi vardı. Sürekli Resulullah (s.a.a) ile birlikteydi. Herkesten fazla ihsan sahibiydi. Peygamberden sonra insanların en takvalısı, ibadet edeni ve alimi idi.

İmanı herkesten önce sözü herkesten fasih görüşü herkesten sağlamdı. Allah’ın kitabını koruma ve hükümleri icra etme hususunda herkesten daha dikkatli idi. Ona dost ve yardımcı olmak farzdır. O rütbe açısından önceki peygamberlerle eşittir. O bilginlerin ilmini kendisine isnad ettiği coşkun bir kaynaktı.”

Meşhur Islam Filozofu ve Büyük Matematikçi Hacı Nasiruddin Tusi

* * *

“Ben Nehc’ül-Belağa’yı sadece Hz. Ali’nin söz ve belagattaki makamını göstermek için bir araya topladım. Hz. Ali sayısız üstünlüklere ve iyiliklere sahiptir.

Onların tümü de kemal derecesine ulaşmıştır. Kendilerinden hikmetli sözler nakil edilen önceki büyük insanların hepsinden bu konuda öne geçmiştir.”

4. Asırdaki büyük Şia alimi, Alevilerin reisi Hz. Ali’nin sözlerini Nehc’ül-Belağa’da bir araya toplayan Kur’an’ın hafızı ve müfessiri,Şerif Razi,

* * *

“İnsanlardan müstağni oluşu ve herkesin ona muhtaç olması, onun herkesin imamı olduğunun en açık delilidir.”

Büyük bilgin ve nahiv alimi, A’ruz ilminin kurucusu ve meşhur lügat yazarı Halil b. Ahmet Ferahidi

* * *

“O öyle bir yiğitti ki Hıristiyanların Mesih hakkında söyledikleri dışında makamını büyük saymak hususunda istediğini söyle. Hz. Ali (a.s) Peygamberin Gadir-i Hum günü Allah’ın emriyle kendisini insanlara önder tayin ettiği ve bunu açıkça ilan ettiği kimsedir.

O yaratıkların en değerlisi ve insanların en yücesiydi. Soy açısından Kureyş’in eteğinde büyüyen en temiz çocuktu. O Nuh gemisinin sırrı, kelimullah olan Musa’nın ateş ışığı ve Süleyman’ın saltanatının gizemi idi.”

Meşhur Islam dahisi ve bir çok fenlerin bilgini Şeyh Bahauddin Amili

· * *

“Ali’nin sevgisi ateşten koruyucudur.

Ali insanların ve cinlerin imamıdır.

Gerçekten de Mustafa’nın vasisidir.

Cennet ve Cehennemi bölüştürendir.”

Şafii Mezhebinin kurucusu Muhammed İdris Şafii

* * *

“Ali b. Ebi Talib için var olan ve nakledilen onca faziletler Resulullah’ın ashabından hiç kimse için nakil olmamıştır.”

Hanbeli Mezhebinin İmamı Ahmed Hanbel Şeybani

* * *

Ben, düşmanlarının kin ve haset yüzünden faziletlerini inkar ettiği, dostlarının korkudan faziletlerini gizlediği kimse hakkında ne diyeyim? Buna rağmen faziletleri doğu ve batıyı kaplamış her yere yayılmıştır.

Meşhur edip ve bilgin, Keşşaf Tefsiri’nin ve Esas’ul Belage kitabinin yazarı Zemahşeri

***

Yüce alem ve melekut iklimi senin mukaddes bedenine mezar olan temiz topraklardır. Eğer sonradan var olma eserleri vücudunda aşikar olmasaydı senin bedenlere ruh veren ve canlıların canını alan kimse olduğunu söylerdim.

Eğer doğal ölüm etkenleri vücudunda etkili olmasaydı herkese rızık verenin sen olduğunu söylerdim. Az veya çok istediğini bağışlayan sensin.

Ben şunu anladım ki; din bayrağını göklerde dalgalandırmak ve yeryüzüne adaleti hakim kılmak için oğlun Mehdi gelmelidir ve ben, yeryüzünde mutlak adaletin hakim olacağı günü arzuluyorum.

Nehc’ul Belağa’yı şerh eden ve tarihçilerin filozofu İbn-i Ebi’l-Hadid Mutezili

***

Her kim dinde Ali bin Ebi Talib’i önder kabul ederse şüphesiz kurtuluşa erer. Zira Peygamber de, “Allah’ım Ali nerede olursa olsun hakkı vücudunun etrafında döndür." buyurmuştur.

Meşhur derin bilgin, Mefatih’ul Gayb tefsirinin yazarı Fahr-u Razi.

***

Nehc’ul Belağa’nın bazı cümlelerini dikkatle okuduğumda, gözümde canlamam sahneler belagat ve söz gücünün zaferi için canlı birer şahit gibiydiler. Kalpler, hakikatler deliliyle karışınca ve söz orduları güçlenip sağlamlaşınca,

öylesine bir batılı bozguna uğratıp hakka yardım etmek için ayağa kalkmaktadır ki, her türlü şek ve batılı yok etmektedir. Bu zafer bayrağını dalgalandıran savaş meydanlarının kahramanı ise Müminlerin Emiri Ali bin Ebi Talib idi.

Ben, bu kitabı incelerken, bir bölümden başka bir bölüme geçerken adeta söz perdelerinin değiştiğini, öğüt ve hikmet dershanelerinin başkalaştığını hissediyordum.

Bazen de kendimi, manaların yüce ruhunun nurlu ifade süsüyle bayındır kıldığı bir alemde buluyordum. Bu yüce anlamlar kendilerine kurtuluş ilham etmek ve kendilerini yüce hedeflerine ulaştırmak için temiz ruhlarda ve aydın kalplerde ifade bulmaktadır.

Onları hatalardan uzaklaştırmakta fazilet ve kemalin güçlü kavşağına sevk etmektedir.

Bazen de, cisimlerle hiçbir benzerliği olmayan nurani bir aklın uluhiyet aleminden koptuğunu, insani ruhla birleştiğini, onu tabiat perdeleri arasından çekip çıkardığını, yüce melekut aleminin zirvesine çıkarttığını ve yaratılışın nurlu ışığının şuhud makamına yücelttiğini hissediyordum.

Mısır fikir hareketinin öncülerinden meşhur bilgin Şeyh Muhammed Abduh.

***

Ali (a.s)’ın vücudunda diğer halifelerde olmayan bir takım sıfatlar bir araya gelmiştir. Yüce bir bilgisi, büyük bir cesareti ve parlak bir fesahati vardı. Bu sıfatları ahlaki güzellikler ve zati erdemleriyle iç içeydi. Bunların tümü kamil insanlar dışında hiç kimsede bir araya gelemez.

Yine Ali (a.s)’ın dünyadan yüz çeviren, Peygamberin ensarından geri kalmayan ve Ali’yi bedenlerine hayat veren tatlı canlarından daha çok seven bir çok dostları vardı.

Dairet’ul Mearif’in yazarı ünlü Mısırlı bilgin Muhammed Ferit Vecdi.

***

İnsan ruhunun her bir köşesi, Ali bin Ebi Talib’in hayatıyla sürekli bir ilişki halindedir. Zira bütün büyük ve kahraman insanların hayatları arasından,

insanlık alemini her yerde açık bir ifadeyle muhatap karar kılan ve insan ruhunda tarih boyunca mümkün olan tüm güçlü muhabbetleri, düşünceleri ve ibret tablolarını canlandıran yegane hayat tarzı, onun tarih sayfalarında yazılıdır.

Ali bin Ebi Talib’in hayatı ateşli duygular ve endişeli hislerle dolu, aynı zamanda sevgi ve saygıya yönelen bir hayattır. O, hem şehit ve hem de şehitlerin babasıdır.

Ali ve evlatlarının tarihini, şahadet ve zafer meydanlarının uzun silsilesi teşkil etmektedir ve hakkı arayanlar için birbiri ardınca tecelli etmektedir.

Bazen yüzünde yaşlılık vakarı okunan ve korkusuz kılıçlarıyla celallenen bir yaşlının yüzünde ve bazen de, zamanın kendilerine acele davrandığı ve henüz gençlik baharındayken hayattan alıp kopardığı gençlerin çehresinde tecelli etmiştir.

Öyle ki, azık ve sudan mahrum kalmışlar, susuz dudaklarıyla ölüm çeşmesine koşmuşlardır. Şahadetlerinin ateşinden tabiat alemi kan rengine bürünmüştür.

Mısır’ın meşhur ilmi ve toplumsal şahsiyeti Abbas Mahmud Ukkad

***

Ben sürekli ahlak, ilahi ihsanlar ve insanın şahsiyetini oluşturan etkenleri insani azameti tanıma ölçüsü olarak almışımdır. Bu yüzden Muhammed (s.a.a)’den sonra Peygamberin evlatlarının babası olan Ali bin Ebi Talib dışında hiç kimseyi onun yerine geçecek liyakat ve ehliyette görmedim.

Ben bu konuşmamda Şia’yı savunmak istemiyorum. Bu tarihin de tanıklık ettiği apaçık bir gerçektir.

İmam Ali (a.s) kıyamete kadar artık annelerin bir benzerini doğuramayacağı bir şahsiyettir. Hidayet talipleri haber ve söz peşine düşünce her sözünde kendilerinde bir nur veren yegane kimse Ali (a.s)’dır. Evet O, beşeriyet kalıbına dökülen kemal abidesidir.

İskenderiye Üniversite hocası meşhur Mısırlı yazar ve dokuz ciltlik İmam Ali bin Ebi Talib kitabının yazarı Abdulfettah Abdulmaksud.

***

Tarih boyunca iki şehidin, Ali ve çocuklarının kanından iki şahid baki kalmıştır: Göğsü karanlık gecelerinin sonunda doğuyu yaran bir fecir ve doğunun ufuk gruplarını kana bulayan kırmızı şafak...

Bu iki kan rolü sürekli tarihin gömleğinde baki kalacaktır. Mahşerde Allah’ın huzuruna varıp mazlumiyet elini uzatana kadar da varolacaktır.

Meşhur Arap şairi ve filozofu Ebu’l Ala Muarra.

***

Acaba Ali Peygamberin damadı, halifesi ve amcasının oğlu değil miydi?

Acaba Ali takvalı ve adaletli ve alim değil miydi?

Acaba O, yiğitlik ve gayretiyle İslam ve Müslümanlara izzet veren ihlaslı ve gayyur kimse değil miydi?

Corci Zeydan Bir çok eseri olan Mısırlı tarihçi, yazar ve el-Hilal dergisinin müdürü.

***

Volter “milletlerin adet ve geleneği hakkındaki risalesinde Ali (a.s)’ın hilafetini müstened kabul etmiş İslam Peygamberinin vasiyet ettiğine inanmış ve hatta kağıt kalem isteyerek Ali (a.s)’ı yazılı olarak hilafet makamına tayin etmek istediğini söylemiştir.

Volter bu vasiyetin yazılmamasından dolayı üzülmekte ve şöyle demektedir: Peygamberin son iradesi uygulamaya geçmedi. Zira o Ali’yi kendi yerine halife tayin etmişti. Ama buna rağmen vefatından sonra da bir grup Ebu Bekir’i halife seçtiler.

Volter Fransa’nın 18. yüzyıl yazar ve filozofu

***

Ama Ali’ye gelince, onu sadece sevebilir ve aşık olabiliriz. Zira o, değerli bir yiğit ve nefsi yüce bir insandı. Vicdanının kaynağından sevgi ve iyilik seli akmaktaydı. Kalbinden güçlülük ve yiğitlik alevleri yükselmekteydi. Aslanlardan daha cesurdu ama,bu cesareti merhamet, kalp yumuşaklığı ve sevgiyle karışlıktı.

Kufe’de kalleşçe öldürülmesine sebep olan tek şey şiddetli adaletiydi. O, herkesi kendisi gibi adil biliyordu. Katili hakkında konuşulunca da bizzat şöyle demişti:

Eğer hayatta kalırsam kendim bilirim, ama ölürsem iş size kalmış. İsterseniz kısas edin. Darbesine karşılık ona sadece bir darbe vurun, ama eğer affederseniz bu takvaya daha yakındır.

Meşhur İngiliz yazarı ve filozofu. Thomas Karlayl

***

Ali pazarlarda yürüyor, insanları takvaya davet ediyordu. İnsanlara ahireti hatırlatıyor, pazar ehlinin alışverişini kontrol ediyordu. O, kendisine gurur veren her şeyden sakınırdı. Kendisine bir şey almak isteyince kendisini tanımayan birini arar bulurdu. Çünkü satıcının kendisini tanıyıp indirim yapmasını hoş görmezdi.

Ali, toplum ve halkın hakkını eda etme dışında asla kendinden hoşnut ve razı olmazdı. Yani, halk için namazı ikame etmiş davranışlarıyla insanları eğitmiş, geceleri fakirlere yiyecek dağıtmış ve muhtaçları bir şey dilemekten kurtarmıştı.

Bütün bunlardan sonra gece yarısı Allah ile halvet ediyor, namaz kılıyor, tüm vücuduyla ibadet ediyordu. Çok az bir uykudan sonra yeniden seher vakti camiye gidiyor insanları namaza davet ediyordu.

Ali gece gündüz bir an olsun Allah’tan gaflet etmemiştir. Tek başına kalınca da halk içinde olunca da toplumu idare edince de hep Allah’ı hatırlamıştır. O insanları sürekli dini hususlarda kendisine sorular sormaya teşvik ediyordu. Ali insanlara amel ve davranışlarıyla öğüt veriyordu. Evet o hem insanların imamıydı ve hem de öğretmeni

Dr. Taha Hüseyin Mısırlı yazar ve bilgin

 

Yeni yorum ekle