HUTBET-UL BEYAN

HUTBET-UL BEYAN

Gaybın anahtarları benim yanımdadır. Onları Hz. Muhammed Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’den ve benden başkası bilmemektedir. Ben her şeye âlim ve her şeyi bilenim. Ben Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in hakkında şöyle buyurduğu kimseyim: “Ben ilmin şehri, İmam Ali (as) onun kapısıdır.” Benim önceki semavi suhuflarda zikir olunan Zulkarneyn.

Benim on iki çeşmenin aktığı mukerrem ve aziz taş. Süleyman bin Davut’un yüzüğü benim yanımdadır. Benim mahlûkatı sürükleyen. Benim Levhi Mahfuz. Benim basiretleri ve kalpleri değiştiren. Mahlûkat bize döner ve onlara hesap soracak olan biziz. Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in şu buyruğu : “Ey Ali(as)! Yol senin yolundur, kıyamet günü mahlûkatın toplanacağı mekân senindir.” Geçmiş ve geleceğin yazılı olduğu kitap ilmi benim yanımdadır.

Benim ilk Âdem, ilk Nuh. Benim ateşe atıldığı andaki Halil İbrahim, benim Musa. Benim müminlerin munisi. Benim Sebeplerin Fettah’ı (var edicisi). Benim bulutları icat eden. Benim ağaçlara yaprak veren ve yeşerten. Benim pınarları ve nehirleri var edip coşturarak akıtan.

Benim yeryüzünü yayan ve yedi göğü yükselten. Fasl-ul Hitap benim yanımdadır. Benim cennet ve cehennemi bölen. Benim Allah’ın vahyini tercüme eden ve Allah tarafından masum kılınan. Benim yeryüzündekilere ve gökyüzündekilere Allah’ın hücceti.
Benim Allah’ın ilminin hazinedarı. Benim Adalet ve Kıst üzerine kıyam eden. Benim Dabbet-ul arz (recatta halkı imana hidayet eden ). Benim İsrafil’in suru. Benim bütün mahlûkatı saf saf sıraya dizecek olan. Benim Zuhur vakti bütün yer ve gök yaratıklarının duyacağı ve kimseye gizli olmayacak hak seyhe (çığlık). Savaşlarda şimşek sesiyle, ben Ali bin Ebu Talibim (Aleyhisselam) diyen benim.

Allah’ın ilk hüccet olarak ortaya çıkarttığı ve haşiyesine “La ilahe illallah Muhammed un Resulullah, Aliyyun veliyullah ve vesiyyuhu” yazdığı benim. Sonra Arş’ı yarattı ve onun dört rüknüne şöyle yazdı: “ La ilahe illahlah Muhammed un Resulullah Aliyyun Veliyullah ve Vesiyyuhu.” Sonra yerleri yaratıp etrafına “ La ilahe illahlah Muhammed un Resulullah Aliyyun Veliyullah ve Vesiyyuhu.” yazdı. Sonra Levhi Mahfuz’u yarattı ve onun etrafına: “ La ilahe illahlah Muhammed un Resulullah Aliyyun Veliyullah ve Vesiyyuhu.” yazdı.

Benim yalanlayan herkesin saire gireceği (cehennemin en şiddetli yerlerinden biri ) o saat. Benim hiçbir şek ve şüphenin olmadığı, müminlere hidayet olan o kitap. Benim Allah’ın kendisini onlarla çağırmalarını emrettiği Esma-ul Hüsna. Benim Musa’nın azıcık alıp hidayet olduğu nur.

Benim sarayları alt üst edip yıkan. Benim müminleri kabirlerinden çıkaracak olan. Benim yanında Nebilerin kitabından bin tane olan. Benim dünyadaki bütün lügatlerle konuşan. Benim Nuh’un sahibi ve onu kurtaran. Benim Eyüp’ün sahibi ona hastalık ve sonra şifasını verip kurtaran. Benim Yunus’un sahibi ve onu kurtaran. Benim Rabbimin nuru ve onun kâmil kudretiyle gökleri direksiz ayakta tutan. Benim Gafur ve Rahim olan. Gerçektende benim azabım elim (şiddetli) olan azaptır. Halil İbrahim benim sayemde âlemlerin Rabbine teslim olup onun faziletini ikrar etti.

Benim Kelim’in asası, onunla bütün mahlûku elimin altına aldım. Ben Melekût âlemine baktığımda kendimden başka hiçbir şey bulamadım, benden gayrı her şey gaip ve yoktu. Benim mahlûk ne kadar çoğalsa da onların sayıcısı ve onları Allah’a döndürecek olan.

Benim yanında hiçbir kavil ve hükmün değişmediği ve kullara zulmetmeyen. Ben Allah’ın yeryüzündeki velisiyim, emirler bana bırakılmıştır ve kullar arasında hâkim olup onlara saltanat eden benim. Yedi gökyüzünü içindekilerle birlikte ben davet ettim ve onlar icabet ettiler ve onlara emrettim ve onlarda benim emrime itaat ettiler. Benim bütün Nebi ve Resulleri mebus eden. Benim Güneş’i ve Ay’ı davet ettiğinde, icabet ettiği kişi. Benim âlemlerin ve mahlûkatın yaratılış mayası ve fıtratı.

Benim yerleri yayan ve onların iklimlerini bilen. Benim Allah’ın Emri ve Ruh ta benim. Allah’ın Resulüne buyurduğu “Bütün kâfirleri ve inat keşleri cehenneme atın siz ikiniz’’ buyurduğu benim. Benim dağları yükselten ve yerleri yayan. Benim çeşmeleri akıtan. Benim bitkileri yeşerten. Benim ağaçları diken ve meyve verdiren. Benim mahlûkatın kuvvetini verip takdir eden. Benim yağmuru yağdıran, yıldırımı düşüren ve sesini işittiren. Benim şimşeğe ışık verip çaktıran.

Benim Güneş’e ışık veren. Benim Ay’ı doğurtan. Benim yıldızları icat eden. Benim denizlerde gemileri yaratıp seyrettiren. Benim kıyameti koparacak olan. Eğer ölürsem ölmemişimdir, eğer öldürülürsem öldürülmemişimdir. Benim an be an, saat be saat, gece ve gündüz olacakları bilen, kalplerden geçenlere âlim olan, insanoğlunun nefes alıp verişini ve her göz kırpışını bilen ve onların kalbinden neler geçtiğini yahut sinelerinde ne gizlediklerini bilen.

Benim müminlerin namazı. Benim zekâtları, hacları ve cihatları. Benim Allah’ın buyurduğu o şiddetli ses. Benim birinci ve sonuncu neşrin sahibi. Allah’ın yarattığı ilk nur benim nurumdur, benim ve Muhammed Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in nuru bir ve tekdir. Benim yıldızların sahibi. Benim devletleri zail eden(bitiren). Benim yeryüzündeki zelzele ve depremlerin sahibi.

Benim ölümün ve belaların sahibi. Benim fasl-ul hitabın sahibi (hak ve batılı ayıran söz). Benim güçlü sütunları ve temelleri olan içindekiler ve kendisinin benzerinin yaratılmadığı İrem’in sahibi. Benim İrem’e nazil olan ve oradaki şeyleri onlara infak edip bağışlayan. Benim zulüm ve sitem eden önceki cebbarları ve firavunları kılıcım Zulfikarla helak eden.

Benim Nuh’u yaptığı gemiye bindiren ve gemisini taşıyan. Benim İbrahim’i Nemrut’un ateşinden kurtaran ve benim onun munisi. Benim sıddık olan Yusuf’un munisi ve onu kuyudan çıkartan. Benim Musa ve Hızır’ın sahibi ve muallimi. Benim Var oluş ve melekûtun kaynağı. Benim rahimlerdekini vücuda getirip şekil veren. Benim anadan doğma köre, pisi hastasına, pislik hastasına şifa veren.

Mahlûkatın nefis ve kalplerinde olana âlimim, ben evlerinizde yediklerinizden ve sakladıklarınızdan haber veririm. Ben Allah’ın misal verdiği Be’uze’yim. Ben o kimseyim ki, Allah-u Teala zulmette beni gaim etmiştir. Benim Ezille âleminde Allah’ın gaim ettiği ve mahlûktan itaat etme sözü aldığı kişi. Ama ben zahir olunca onlar inkâr ettiler ve Allah’ın emrine karşı geldiler.

Sonra Allah-u Teala şöyle buyurdu: ‘’Tanıdıkları onlara gelince inkâr ettiler onu’’( Bakara 89.) Benim kemiklere eti giydirip, Allah’ın kudretiyle onları inşa edip vücuda getiren. Benim Allah’ın Arşını öz evlatlarım olan ebrarlarla birlikte hamleden. Benim ilmin taşıyıcısı. Benim Kuran’ın teviline ve geçmiş kitaplara âlim olan. Benim ilimde rasih olan.
Benim göklerde ve yerlerde Allah’ın veçhi. Benim Cibt ve Tagut’un sahibi ve o ikisini yakacak olan. Allah-u Teala’nın hakkında şöyle buyurduğu: ‘’ayetlerimizi yalanlayanlar ve ayetlerimize karşı kibirlenenler asla o kapıdan içeri giremeyeceklerdir’’ dediği kapı benim.

Benim Cebrail ve Mikail’in hizmet ettiği kişi. Güneş benim için iki kez geri dönmüştür.
Allah-u Teala Cebrail ve Mikail’i sadece bana itaat etsinler diye görevlendirdi. Benim Cebrail ve Mikail’i cennet olan suya doğru taşıyan. Melekler benim ferşime gelip giderler ve orda kemale ererler. Ve beni dünya iklimlerindeki bütün kullar tanırlar. Ben Allah’ın isimlerinden biriyim ve o yüce ve azim olan ismi azamdır. Ben Tur’un sahibiyim.

Benim Mestur Kitap, Beyt-ul Mamur, Hers ve Nesil. Benim Allah’ın itaatini ruhu olan ve nefes çeken her kalbe farz kıldığı. Benim evvel ve ahirdekileri neşredecek olan. Eşkıyaları kılıcım Zülfikar’la katledip ateşimle yakanım. Allah beni dininin koruyucusu karar kıldı.

Benim zalimlerden intikam alan. Bütün ümmetlerin itaatime davet edildiklerini görüyorum ve her kes bana karşı kâfir olup bu küfründe ısrar ettiyse mesh edilip insanlıktan çıkartılmıştır.
Ben nifak ehlini Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem’in Kevser havuzundan uzaklaştıranım. Ben Allah’ın kullarına açtığı kapıyım, her kim ondan girerse âmânda (kurtuluşta) olacaktır. Cennet ve cehennemin anahtarları bendedir.
Ben Allah’ın o nuruyum ki, kâfirler onu söndürüp yok etmek ve onun hüccetini (delilini) kırmak için çok çalıştılar ancak Allah velayet nurunu tamamlayacaktır. Allah-u Teala Resulü Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’e Kevser’i ve bana da Hayat nehri’ni eta (bağışlamıştır) etmiştir.

Ben yeryüzünde Allah’ın Resulü Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’le birlikteydim.
Allah beni istediklerine tanıttı ve istediklerini benim marifetimden uzak kılıp menetti. Hiçbir hareket eden canlının ve nefes çeken birinin bulunmadığı bir zamanda yeşil gölgede gaim olan bendim. Benim susan ilim ve konuşan ilim de Muhammed Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’dir.

Benim önceki asırların sahibi. Benim Musa’yı denizden geçiren ve Firavun’u orada boğan. Benim Zille gününün (recat) azabı. Benim bütün kuşların ve hayvanların dilini bilen. Benim Allah’ın ayetleri hüccetleri ve emini. Benim dirilten ve öldüren. Benim yaratan ve rızk veren.

Benim Semi, Halim ve Basir olan. Benim yedi göğü ve yedi yeri göz açıp kapayıncaya kadar geçen. Benim evvel ve ikinci. Benim Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in hakkında: ‘’bu ümmetin Zulkarneyn’i sensin’’ dediği Zulkarneyn.
Benim Allah-u Teala’nın Salih Nebi için çıkarttığı devenin sahibi. Benim nagura üfleyen ve bugün kâfirlere kolay olmayan zor bir gündür. Benim ismi azam ve o isim şudur: ص, ع,ى, ه,ك Benim beşikteyken İsa’nın diliyle konuşan.

Benim Sıddık olan Yusuf. Allah-u Teala Davut’un tövbesini benim şefaatimle kabul etti. Benim Kuran-ı Kerim’de buyrulan ‘’O’nun benzerinin benzeri gibi bir şey yok.’’ Şura 42. Benim en büyük azap. Ahiri zamanda İsa benim arkamda namaz kılacak.
Benim istediği şekle giren. Benim birinci ahiret. Benim başlatan ve benim geriye döndüren. Benim nübüvvet kandillerinden bir kandil. Benim zeytune dallarından bir dal. Benim kulların amellerini gören. Yerlerde ve göklerde hiçbir şey benden saklı kalamaz. Benim hidayet anahtarı.

Benim Mustafa Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in nurunun bulunduğu mişkat. Benim marifetime sahip olmayan hiçbir amel edicinin işinde fayda yoktur. Benim yerlerin ve göklerin hazinedarı. Benim adaletle gaim olan.

Benim zamanın bütün olaylarını ve değişimlerini bilen. Benim karıncaların sayılarını bilen, onları tartan ve onların hafifliklerini bilen de benim. Benim dağların miktarını ve ağırlıklarını bilen. Yağmur tanelerinin sayısını bilen de benim.
Benim Allah-u Teala’nın Firavun lanetisine gösterdiği ve onun isyan ettiği büyük ayetler. Benim iki kez öldürülüp dirilen. Benim istediği şekilde zuhur den. Benim kâfirlerin yüzüne toprağı atıp onları helak eden. Benim bütün yaratıkları sayan çok olsa dahi. Nebilerin kitaplarından bin kitap benim yanımdadır. Bin tane ümmet benim vilayetimi inkâr ettiğinden dolayı mesh olup insanlıktan çıktı.

Benim geçmiş zamanlarda zikredilen ve ahiri zamanda ortaya çıkacak olan. Benim önceki zalim ve cebbar Firavun’ları kıran ve yok eden. Ve sonunda onları çıkartıp azap edecek olanda benim. Benim Cibt ve Tagut’a azap verip onları yakacak olan. Benim Yaus’a ve Yavug’a şiddetli azap veren. Benim yetmiş dille konuşan. Benim her şeye yetmiş fetva veren.

Benim Kuran’ın tevilini bilen. Ümmetin muhtaç olduğu şeyleri bilen de benim. Benim kıyamet gününe kadar gecede ve gündüzde birbiri ardına olan olayları ve şeyleri bilen. Allah-u Teala’nın ismi azamından yetmiş iki isim benim yanımdadır. Benim yerin doğusunda ve batısında ki mahlûkların amellerini gören ve onlardan hiçbir şey bana gizli kalmaz.
Benim Kâbe, benim Beyt-ul Haram. Benim Beyt-ul Atik nasıl ki Allah-u Teala buyuruyor: ‘’O beytin Rabbine ibadet ederler’’ Benim Allah-u Teala’nın bir göz açıp kapamasından daha hızlı bir şekilde yerin doğusuna ve batısına malik ettiği kişi. Benim Muhammed un Mustafa Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem.

Benim Aliyyun Murtaza. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem şöyle buyurdu: Ali (as) bendendir bende Ali (as)dan ım. Benim Ruh-ul Kuds’la medh edilen. Benim ismin ve cismin işaret edemediği mana. Benim eşyaları istediği şekilde vücuda getiren.
Benim onların girdikleri Hitte kapısı. Benim Ulûhiyet, Halk ve Emr dışında Allah’ın bin sıfatıyla sıfatlanan. Allah-u Teala Kuran’da şöyle buyuruyor: ‘’Halk ve Emr O’nun içindir’’ ‘’Teberekallahu Rab bil âlemin la havle ve la kuvvete illa billâh el Aliyyil Azim’’
یا علی یا علی یا علی یا علی یا علی ا علی یا علی یا علی یا علی یا علی

Mufezzel, İmam Caferi Sadık Aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: Allah-u Teala birlik ve padişahlığında yegâne ve benzersizdi. Sonra kendisini kullarına tanıttı ve emrini onlara bıraktı. Cenneti onlar için revan kıldı. İnsanlardan ve perilerden kalplerini pak ve temiz kılmak istediklerini bizim velayetimize aşina kıldı ve kalplerini tebah kılmak istediklerini de bizim velayet ve marifetimizden uzak kıldı.

Ey Müfezzel! Ant olsun Allah’a, bizim velayetimiz olmadan Hz. Adem Allah’ın kudret elleriyle yaratılmaya layık olmadı. Hz. Musa bizim velayetimiz olmadan Rabb’iyle konuşmaya layık olmadı ve Hz. İsa İlahi’nin kudret tecellisi olamadı meğer Hz. Emir-el Müminin Aleyhisselam’ın velayetiyle. Konuyu senin için kısa ve öz olarak söyleyeyim, hiç kimse bizim velayetimiz olmadan ve bize kulluk etmeden Allah’ın rahmetine mazhar olmadı.

Kaynak: El-İhtisas s. 244, Bihar-ul Envar c. 26 s. 294, El-Katre c. 1 s. 550

Kureyş’in İki Putu

Mü'minlerin Emir-i Mevla Hz.İmam Ali Bin Ebu Talib aleyhisselam kunutta sürekli olarak bu duayı okur ve şöyle buyururdu; Her kim kunutta sürekli olarak bu duayı okursa peygamberlerle birlikte Bedir, Uhut ve Huneyn‘de binlerce ok atmış gibidir.

Allahumme salli ela Muhammed ve Al-i Muhammed ve eccil ferecehum vel en eda ehum.
Allah’ım! Kureyş’in iki putuna lanet et ve iki cibtine ve o iki tağutuna ve o iki yalancısına ve iftiracısına ve o ikisinin iki kızına da.

O ikisi senin emrine karşı çıktılar, vahyini inkâr ettiler, nimetlerine karşı çıkıp inkar ettiler ve resulüne isyan ettiler. Dinini değiştirdiler, kitabını tahrif ettiler, hükümleri tatil ettiler, farzları iptal ettiler, ayetlerinde zındık oldular. Senin velilerine düşman oldular, düşmanlarına ise dost oldular, şehirlerini harap ettiler, kullarını fesada ittiler.

Allah’ım! O ikisine lanet et, onlara tabi olanlara da, onların dostlarına ve taraftarlarına ve o ikisini sevenlere de. Nübüvvet evini harap ettiler, kapısını kırdılar, çatısını çökerttiler, üstünü altına getirdiler, içini dışına getirdiler. Evin halkına hakaret edip saldırdılar.

O ev halkının yardımcılarını sürdüler, evdeki çocukları öldürdüler, minberdeki vasiyi ve ilminin varisini oradan indirdiler, imametine karşı çıkıp inkar ettiler ve o ikisi Rablerine şirk koştular. Allah’ım! Onların günahlarını çoğaltıp büyült, onları sonsuza dek sager cehennemine at, bilir misin nedir sager?

Ne öldürüp yok eder, ne de diri tutar.
Allah’ım! onlara işledikleri münkerler kadar lanet et.
Ve Gizledikleri hak kadar. Yükselttikleri minberler kadar.
Düşman oldukları müminler kadar. Dost edindikleri münafıklar kadar.
Eziyet ettikleri veliler kadar. Sürgünden getirttikleri kovulmuşlar kadar.

Dışladıkları sadıklar kadar. Yardım ettikleri kâfirler kadar.
Kahrettikleri imam kadar. Değiştirdikleri farzlar kadar. İnkâr ettikleri eserler kadar.
Geriye bıraktıkları şer izleri kadar. Döktükleri kanlar kadar.

Değiştirdikleri haberler ve hükümler kadar. Bidat koydukları küfürler kadar.
Gizlemeye çalıştıkları yalanları kadar. Gasp ettikleri miraslar kadar.
Çaldıkları ganimetler kadar. Yedikleri haramlar kadar.
Helal saydıkları humslar kadar. Temelini attıkları batıllar kadar.
Yaydıkları adaletsizlik ve zulüm kadar. Gizledikleri vaatler kadar.

Yerine getirmedikleri ahitler kadar. Helal ettikleri haramlar kadar.
Haram ettikleri helaller kadar. Gizledikleri nifaklar kadar.
Yaydıkları zulümler kadar. Gizledikleri hıyanet ve vefasızlıkları kadar.
Yardıkları karınlar kadar. Kırdıkları kaburgalar kadar.
Düşürdükleri çocuklar kadar. Sıkıştırdıkları bedenler kadar, vurdukları tokatlar kadar, hürmetsizlik ettikleri hicaplar kadar. Dağıttıkları ve zulmettikleri toplumlar kadar, söndürdükleri ocaklar kadar. Alçalttıkları yüce insanlar kadar.

Yücelttikleri alçaklar kadar. Engelledikleri haklar kadar.
Karşı çıktıkları İmam kadar. Allah’ım! O ikisine lanet et.
Tahrif ettikleri ayetler sayısınca. Terk ettikleri farzlar kadar.
Değiştirdikleri sünnetler kadar. Tatil ettikleri hükümler kadar.
Men ettikleri kanunlar kadar. Bozdukları dostluklar ve akrabalıklar kadar.
Gizledikleri şahadetler kadar. Zayi ettikleri vasiyetler kadar.

Bozdukları yeminler kadar. Batıl ettikleri davalar kadar.
İnkar ettikleri açık deliller kadar. Yaptıkları ve yaptırdıkları hileler kadar.
Ettikleri hıyanetler kadar. Akabe’de ki gibi düzenledikleri suikastlar kadar.

Akabe’de ki yuvarladıkları taşlar kadar. Yaptıkları sahtekarlıkları kadar.
Hıyanet ettikleri emanetler kadar. Allah’ım! Bu ikisine gizlide de, açıkta da lanet et.
Sonsuza kadar, çokça, daima, her zaman, sürekli lanet et. Öyle ki sonu asla gelmesin, sayısı da asla bitmesin. Başlayan ve sonu gelmeyen lanetler gönder.

Allah’ım! Onlara da lanet et ve yardımcılarına ve onları sevenlere ve dost edinenlere, onlara teslim olanlara ve onlara meyledenlere, onların lehinde delil getirmeye çalışanlara, onların sözlerine iktida edenlere ve onların ahkâmını tastikleyip onaylayanlara da lanet et. Sonra dört kez şöyle de;Allah’ım! Onlara öyle bir azap gönder ki, bütün cehennem ehli o azaptan amanda olmayı dilesin. Kabul et ey Alemlerin Rabbi!

Kaynak: Misbahi Kefemi

Ehli Beyt Aleyhimusselam’dan şöyle rivayet edilir: Bir gün Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem sevinçli bir halde İmam Ali Aleyhisselam’ın yanına gelerek O’na selam verdi. İmam Ali Aleyhisselam Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in selamına cevap vererek şöyle buyurdu: Ey Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem!

Bu güne kadar sizi böyle sevinçli görmemiştim. Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem: Ey Ali Aleyhisselam! Sana bir müjdem var, onu vermeye geldim. Az önce Cebrail bana nazil olarak dedi ki: Allah-u Teala sana selam edip buyuruyor: İmam Ali Aleyhisselam ve O’nun şialarına müjde ver ki onların itaat edenleri ve günahkârlarının hepsi cennettedirler.

İmam Ali Aleyhisselam bunu duyunca secdeye gitti ve başını kaldırdıktan sonra ellerini gökyüzüne doğru kaldırıp şöyle buyurdu: Siz şahit olun ki ben amellerimin yarısını şialarıma bağışladım.

Daha sonra Hz. Fatime Selamullahaleyha, İmam Hasan ve İmam Hüseyin Aleyhimusselam’da amellerinin yarısını şialarına bağışladıklarını buyurduktan sonra, Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem şöyle buyurdular: Sizler benden daha çok bağışlayan değilsiniz. Şahit olun ki bende amellerimin yarısını şialarıma bağışlıyorum.

Bu sırada Allah-u Teala vahiy göndererek şöyle buyurdu: Sizler benden daha kerim değilsiniz ben şiaların ve İmam Ali Aleyhisselam’ı sevenlerin bütün günahlarını bağışladım ve onları affettim. Gerçi onların günahları denizlerin üzerindeki köpükler, çöllerdeki kumlar ve ağaçların yaprakları kadar bile olsa. Kaynak: Beşaret-uş Şia s. 31, Gayet-ul Meram s. 514, El-Katra c. 1 s. 279

 

Yeni yorum ekle